Harun İstenci
Harun İSTENCİ
Kurucu ve Yönetici
 1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...

Kişisel Web Sitesi: harunistenci.com

Öne Çıkan Şehirler

İstanbul
Sivas
Safranbolu
Kastamonu
Eskişehir
Edirne
Denizli

Ağustos 2019

A320 Ailesi Aero Spacelines Afyonkarahisar Airbus Akıllı TV'ler Aliya İzzetbegoviç Almanya Amasya Android Android TV Ankara Antik Kent Antivirüs Antonov Araç Arkadaşlar Arkeoloji Avrupa AWACS Aydın Aydın Çufaoğlu Ayvalık Azdavay Baden-Württemberg BAE Systems Balıkesir Basın Açıklaması Bedesten Bergama Beşiktaş Beyoğlu Bilecik BioShock Blog Blogger Boeing Bolu Bombardier Bosna Hersek Breguet Bursa Cami Cide Concorde CSS Eğitimleri Çamlıca Tepesi Çarşı Çeşme Çevre Defender Denizli Doğa Douglas Aircraft Company EADS Edirne Efes Eğitim Eğlence Elektronik Aletler Eminönü Erasmus Erzincan Eskişehir Fatih Fokker Fransa Galeri Gar Gebze Göl Göynük Grand Theft Auto Guppy Gürün Haber Hamam Han Harun İstenci Havacılık Hayvanlar Heidelberg Heykel Ilgaz Ilyushin İğdir İnsanlar İnternet İsmail Ulukaya İstanbul İstenci Developer İstenci Education İstenci Security İstenci SEO İstenci Studios İşletim Sistemleri İzmir İzmit Jumbo Jet Kadıköy Kale Kanyon Karaağaç Karabük Karşılaştırma Kartepe Kastamonu Kastamonu Türbe Kemaliye Keşfet Kilise Kocaeli Konak Konya Köprü Köyler Kule Külliye Küre Linus Torvalds Linux Lockheed Lockheed Martin Logitech Ludwigshafen Maltepe Mannheim Marmaris McDonnell Douglas Medrese Merak Edilenler Microsoft Moda Motivasyon Muğla Muhammet Ali Sağlar Müze Nedir Ortaköy Osmangazi Oyun Oyunlar Paris PC PHP Saat Kulesi Safranbolu Sakarya Salgın Sapanca SEO Siber Güvenlik Sivas Sivrihisar Siyaset Sorun Çözümü Strasbourg Stratolaunch Suhoy Sukhoi Süpersonik Şelale Şile Tarih Tarihe Yön Verenler Taşköprü Teknoloji Trakya Tupolev Türbe TV TV Kutuları Ubuntu Uçaklar United Aircraft Coorparation Üsküdar Veba Vickers Vickers-Armstrongs Limited Video Web Tasarım Wilfrid Voynich Windows Windows 11 Windows10 Windows7 WooCommerce WordPress Yardım ve Destek Yazılım Yelken Yerler Yollar Yurt dışı

Sirkeci Garı
Yapı 19. yüzyılda özellikle İstanbul'da görülen Batı seçmeciliği ile bölgesel ve ulusal biçim kalıplarının bir arada kullanıldığı örneklerden birisidir. Rumeli Demiryolu'nun Sirkeci'ye kadar gelmesiyle istasyon binası olarak bugün de mevcut olan kâgir bina ile yolcu bekleme salonu olarak iki ahşap baraka yapılmıştır. Geçici olarak tasarlanan bu binaların yanında esas istasyon binasının yapımına 11 Şubat 1888'de başlanılmış ve 3 Mayıs 1890'da II. Abdülhamid adına Müşir Hamdi Paşa tarafından açılarak hizmete sunulmuştur. Tasarımını Alman mimar A. Tasmund'un yaptığı binanın cephesinde granit mermer ve Marsilya-Aden'den getirilmiş taşlar kullanılmıştır. İlk yapıldığı yıllarda havagazı ile aydınlatılan binanın bekleme salonlarındaki büyük sobalar Avusturya'dan getirilmiştir. Yine o yıllarda deniz binanın çok daha yakınına kadar gelinmekte ve denize taraçalarla inilmekteydi. Yan yana gelen birimlerden oluşan lineer bir planı olan binanın cephesinde de bu bölümlenme açıkça gözlenmektedir. Binanın ortasında yer alan ve büyük bir tonozla örtülü birimin iki yanında saat kuleleri yer almaktadır. Cephede kullanılan tuğla bantlar, daire, sivri kemerli pencereler, ortada yer alan Selçuklu Dönemi taç kapılarını andıran giriş kapısı, bezeli taş çatı parapetleri ile bina tümüyle devrin seçmeci anlayışını yansıtmaktadır.
Sirkeci Garı Bekleme Salonu
 Binanın yan cephesinde garın hizmete girdiği tarih, hem Rumi takvime hem de Miladi takvime göre yazılmıştır. Paris'ten kalkan Şark Ekspresi uzun yıllar bu istasyona yolcu indirmiş ve buradan yolcu almıştır.
Sirkeci Garı ve Tarihi Lokomotif

Sirkeci Garı Nerede?

Adres: Hocapaşa Mahallesi Ankara Cadddesi, Halil Lütfü 4. İş Merkezi K: 1 No:113, Hoca Paşa, 34110 Fatih/İstanbul

Çamlıca Lisesi, Hababam Sınıfı Müzesi
 Yeşilçam’ın en başarılı yapımlarından olan Hababam Sınıfı’nın çekimlerinin yapıldığı Adile Sultan Kasrı içerisinde bulunan tarihi Çamlıca Lisesi günümüzde her ne kadar müze haline getirilmeye çalışılsa da müzeyle yakından uzaktan bir ilgisi olmaması, sadece müze olmayıp düğün ve benzeri diğer etkinliklere uygun restoran olması sanata değer verilmediğinin bir diğer kanıtıdır. Hababam Sınıfı müzesinin içler acısı halini sizler için inceledik...
Çamlıca Lisesi, Hababam Sınıfı Müzesi; 6-A Edebiyat Sınıfı
Çamlıca Lisesi, Hababam Sınıfı Müzesi; 6-A Edebiyat Sınıfı
Çamlıca Lisesi, Hababam Sınıfı Müzesi; 6-A Edebiyat Sınıfı
 Yazıya başlamadan önce Hababam Sınıfı hakkında bildiklerinizi tazelemek isterim; Rıfat Ilgaz’ın en önemli eseri olan Hababam Sınıfı'nın filmleri, yönetmen Ertem Eğilmez tarafından 4 seri şeklinde çekilmiştir. 1975 Hababam Sınıfı, 1976 Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, 1977 Hababam Sınıfı Uyanıyor ve 1978 Hababam Sınıfı Tatilde olmak üzere 4 serisi çekilen filmin çekimlerinin çoğu Validebağ Korusunda bulunan Adile Sultan Sarayı’nda geçmiştir. Bu nedenle dizinin çekildiği oda günümüzde müze olarak sergilenmektedir.
Çamlıca Lisesi, Hababam Sınıfı Müzesi; Merdivenler
Harun İstenci Hababam Sınıfı Müzesinde...
Harun İstenci Hababam Sınıfı Müzesinde. | Üsküdar, İstanbul - Ağustos 2019
 Tam olarak müze gibi değildir, yarı restoran yarı müze en doğru tabir olabilir. Şayet müze denilecek kadar pek tarihi eser barındırmıyor, sıralar ve iç merdivenler yenilenmiş, o meşhur Mahmut Hocanın öğrencileri önünde beklediği kapı ise kocaman bir restorana açılır olmuş. Emeğe saygısızlık olmayacak olsa bal mumu heykelleri çok kötü yapılmış diyebilirim, hiç gerçekçiliği yok. Hafize Ananın salladığı zili model alarak yep-yeni gıcır gıcır bir zili, sınıf öğretmeni masasının üstüne koymuşlar, bu haliyle bile o yılları ve efsane Hababam Sınıfı filmlerini kafanızda canlandırmanıza yardımcı oluyor mu? Bir nebzede olsa Evet. Yine de müze olarak hakkı verilmiş mi, kesinlikle hayır! Daha çok işletme olmuş. Şahsen ben gitmeden önce araştırdığımda bunları zaten duymuştum. Yine de gitmek istedim, pişman mıyım? Değilim. İyi ki de gittim ama binanın dış cephesi ve ağaçlar haricinde tarihe de maziye de rastlayamadım.
Harun İstenci Hababam Sınıfı Müzesinin Merdivenlerinde...
Harun İstenci İstanbul Üsküdar'da Hababam Sınıfı Müzesinde...
Harun İstenci İstanbul Üsküdar'da Hababam Sınıfı Müzesinde...
Harun İstenci İstanbul Üsküdar'da Hababam Sınıfı Müzesinde...

Hababam Sınıfı Müzesi Giriş Ücreti Ne Kadar?

 Müzeye, yani 6-A Edebiyat sınıfına giriş ücreti; 2 ₺

Hababam Sınıfı Müzesi Nerede?

Adres: Altunizade, Tophanelioğlu Cd. No:19, 34662 Üsküdar/İstanbul
Telefon: (0216) 325 64 44

Rıfat Ilgaz

(7 Mayıs 1911, Cide, Kastamonu - 7 Temmuz 1993, İstanbul)

 Türk şiir, roman ve öykü yazarı. Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye'nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki bir çok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu. Oldukça üretken olan yazım hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi. Yazarın eserleri günümüzde, oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte kurduğu Çınar Yayınları'ndan çıkmaktadır.

 Ilgaz, 1940'lı ve 1950'li yıllarda yoğun bir şekilde dergicilikle uğraştı. Zaten zamanın ekonomik ve birazda siyasi şartları daha hacimli eserlere (kitaplara) pek izin vermiyordu. Bu dönemde hükumete ve İran Şah'ına hakaretten tekrar hapse girdi. 1950 Af Kanunuyla çıktı. Daha sonradan Fedailer Mangası adını alacak bir grup aydın, bir çıkan bir kapanan dergilerde yazmaya devam etmeye çalışıyorlardı. Özellikle Rıfat Ilgaz'ın taktir ettiği Nazım Hikmet'in anahatlarını ortaya koyduğu toplumcu bir edebiyat anlayışı gelişmişti. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzetin Dinamo gibi yazarların başı çektiği bir akımdı bu.

 Bu dönemde özellikle Sabahattin Ali ve Aziz Nesin'le birlikte çıkardıkları Markopaşa, Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi topladı ve iyi bir satış seviyesine ulaştı. Kapatıldıkça Hür MakroPaşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle tekrar çıkan derginin benzer isimlerle sahteleri dahi türedi.

 Bu dönem Türk yazınında dergicilik dönemiydi ve benzer kadrolar sürekli olarak farklı dergilerde yazıyorlardı.

 1956 yılında İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikaye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk'un yaptığı bu dizi çok tuttu. Yazar Stepne takma adıyla yazdığı için bu hikayelerin kime ait olduğu da ilginç tartışmalar yaratıyordu. Bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında birçok insan ona inanmadı. Daha sonra Ilgaz, diğer Hababam Sınıfı oyunlarını da yayınladı.

Barış Manço 81300 Müzesi
 Kadıköy denilince Moda, Moda denilince Barış Manço gelir akla. Kadıköy Belediyesi, “Bir insan en son, ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o zaman ölmüş sayılır.” diyen Barış Manço’nun yaşadığı, eserlerini ürettiği evi yenileyerek bir müze-ev haline dönüştürdü. Öncelikle eşi Lale Manço, oğulları Doğukan Hazar ve Batıkan Zorbey ile birlikte Barış Manço denilince akla gelebilecek birçok detay bir araya getirildi. Müzisyenin sanatçı kimliğinin yanı sıra farklı özelliklerini de yansıtan bir mekan oluşturuldu...
Barış Manço 81300 Müzesi girişi...
 Manço Ailesi’nin özverili çabaları, Kadıköy Belediyesi öncülüğü ve Türkiye Halk Bankası’nın katkıları ile kültür ve sanat kenti olan Kadıköy’e 9 Haziran 2010 tarihinde kazandırılan “Barış Manço Moda 81300” ile Barış Manço isimli Moda’daki evinde yaşamaya devam edecektir. Türkiye’nin adresini ezbere bildiği bu ev sayesinde, Barış severler özledikleri Barış Manço ile yeniden buluşurken, onu hiç tanımayanlar ise tanışma fırsatı bulacaktır.
Barış Manço 81300 Müzesi: Barış Manço'nun Balmumu heykeli ve kendisine ait piyanosu...
Hepinize Barış dolu bir gezi ve yazı diliyoruz...

Cam Vazo Koleksiyonu

Barış Manço 81300 Müzesi: Cam Vazo Koleksiyonu ve koltuklar...
 Barış Manço röportajlarında genellikle bu koltuğa oturarak verirdi.

 Salon duvar nişlerinde sergilenen emaye desenli, mineli ve altın işlemeli bu vazolar, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başı arasındaki döneme aittir.
Barış Manço 81300 Müzesi: Oturma Odası, Cam Vazo Koleksiyonu ve koltuklar...
 Barış Manço’nun temizliğini bizzat kendisinin yaptığı ve dünyanın çeşitli ülkelerinden toplayıp, itina ile getirdiği bu cam vazo koleksiyonu sanatçının en sevdiği koleksiyonlarındandır.

Yatak Odası

Barış Manço 81300 Müzesi: Yatak Odası
 “Selmersheim-Brouholt” imzalı 20. yüzyıl başlarına ait sanat akımı olan Art Nouveau yatak odası takımı. Yatak, tuvalet masası ve sandalyesi, çift kanat aynalı gardırobu olmak üzere beş parçadan oluşmaktadır. Art Nouveau hayran olan Mançolar odayla uyumlu çiçekli perdeler yaptırmışlardır.

 Yatak başlarındaki abajurlar, aslında bir çift Art Nouveau akımına ait vazolar iken, Mançolar abajura dönüştürerek kullanmışlardır.
Barış Manço 81300 Müzesi: Barış Manço ile özdeşleşen yüzük ve kemerleri özel tasarlanmış vitrinlerde sergilenmektedir...
 Barış Manço ile özdeşleşen yüzük ve kemerleri özel tasarlanmış vitrinlerde sergilenmektedir. Barış Manço’ya ait renkli kıyafetler ise duvarlarda birbirine eşlik etmektedir.

Misafir Yatak Odası

Barış Manço 81300 Müzesi: Misafir Yatak Odası
 Antrenin sağında misafirlere ayrılan yatak odası bulunmaktadır. Aynı zamanda bir koleksiyoner olan Barış Manço bu odayı, III. Napolyon dönemine ait olan ama daha çok Viyana ekolünü yansıtan mobilyalarla döşemiştir. Bu mobilyalar sedef kakmalı olup yaklaşık 180 yıllıktır ve Barış Manço’nun Lale Manço ile evlendikten sonra beraber aldıkları ilk antika eşyalardır. Yine aynı odanın duvarlarında duvarlarda da onun tablo koleksiyonundan seçilmiş değerli tablolar sergilenmektedir.

Kışlık Bahçe

Barış Manço 81300 Müzesi: Kışlık Bahçe girişinde bulunan Kurtalan Ekspres grubu üyelerinin enstrümanları...
Kışlık Bahçe girişinde bulunan Kurtalan Ekspres grubu üyelerinin enstrümanları...
 Manço Ailesi evin tarzına uygun olarak düzenledikleri kışlık bahçeye “Limonluk”  adını vermişlerdir. Kış bahçesinde ziyaretçileri karşılayan “Kurtalan Ekspres” grubu üyelerinin enstrümanları yer almaktadır. Aynı alanda 1905 yılı Amerikan yapımı ilk orgların atası sayılan, ayak pedallarıyla hava üfleyerek çalışan “harmonium” bulunmaktadır. Bu bahçenin sağında duvara bitişik duran aynalı çiçeklikler ve bahü farklı yalılardan alınmıştır.Yazlık bahçe ile kışlık bahçe, ailenin Art Nouveau akımına hayranlıkları sebebiyle süslemeler ile birbirinden ayrılmıştır.
Barış Manço 81300 Müzesi: Kurtalan Ekspres
Barış Manço 81300 Müzesi: Barış Manço'nun ilk grubu Harmoniler'de kullandıkları ve defalarca kırılıp tamir edilen tarihi Framus marka 12 telli gitar. İlk gitaristi Ender Enön tarafından müzeye hediye edilmiştir...
Barış Manço'nun ilk grubu Harmoniler'de kullandıkları ve defalarca kırılıp tamir edilen tarihi Framus marka 12 telli gitar. İlk gitaristi Ender Enön tarafından müzeye hediye edilmiştir.

Şövalye Odası

Barış Manço 81300 Müzesi: Şövalye Odası
 Evin eski sahiplerince kiler olarak kullanılan Şövalye Odası’nın sıvaları sökülerek orijinal tonozlu tavanı ve duvarları Barış Manço tarafından açığa çıkarıldı.

 Barış Manço odanın atmosferlerinden de esinlenerek Belçika Kraliyeti’nin 1992 yılında kendisine verdiği Şövalye Unvanı’ndaki amblemden camlara ve kapı kanatlarına vitraylar yaptırdı. Odayı şövalyelerin kullandığı malzemelerle süsleyerek, çalışma odası olarak kullandı. Çalışma masasında sanatçının heykelinin yanı sıra resim yaparken kullandığı kendisine ait boyalar da sergilenmektedir.

 1895 – 1900 yılları arasında Mr. Dawson isimli bir İngiliz tarafından, mmoda’da pek çok ev yapmış olan Pape Kalfa’ya bu güzel köşkü ve ikizini inşa ettirmişti. Birinde kendisi diğerinde oğlu oturmuştu. Köşklere çok özenilmiş, bütün malzeme Avrupa’dan getirilmişti. Pencereler, kapılar, merdivenler en iyi tahtalardan yapılmış, ahşap cilası sürülerek bırakılmış, boyanmamıştı. İçeriye girince ahşabın sıcaklığı hissedilirdi. Panjurlar yeşildi.

 Özenerek yaptırdığı köşklerde ne Dawson, ne de oğlu fazla oturdular. Satıp İngiltere’ye gittiler. 1930’larda bir Alman tarafından daha sonraları da Zühtü Paşa’nın torunu Afide Pelin Hanım tarafından satın alındı. 1965 yılında mülkler James Whitall’e geçti. James Whitall köşkte pek çok değişiklik yaptı. Panjurları kaldırdı, dış görünüşünde göze çarpan bir değişme olmamasına rağmen, içinin özelliği kısmen kayboldu. James Whittall’in mülkiyetinde 20 yıl kaldıktan sonra Barış Manço’ya satıldı. En iyi dönemlerini Barış Manço’nun mülkiyetinde yaşadı. Aslında uygun şekilde restore edildi, Pape Kalfa’nın eseri yeniden hayata döndü ve Yusuf Kamil Paşa Sokağında hayatına devam etti.

 Dawson’un oğlu için yaptırdığı diğer köşk, 1903 yılında satıldı. Evin arka bahçesi Süreyya Paşa’nın kızı Adalet Aksel Hanım’ın bahçesine bitişikti. Ev 1967 yılında yıkılarak yerine apartmanlar yapıldı.
*Dr. Müfid ERKAL, Bizans Metropoliünde İlk Türk Köyü Kadıköy, s.52-53
Barış Manço'nun Tahtı: "Bal Böceği" şarkı klibinde kullandığı taht. Barış Manço'nun kapı olarak satın alıp, ahşap ustasına tahta dönüştürmüştür...
Barış Manço'nun Tahtı: "Bal Böceği" şarkı klibinde kullandığı taht. Barış Manço'nun kapı olarak satın alıp, ahşap ustasına tahta dönüştürmüştür.  

7’den 77’ye Ait Orijinal Beta Kasetler

Barış Manço 81300 Müzesi: 7’den 77’ye Ait Orijinal Beta Kasetler
 Her ailenin birlikte seyredebileceği ve her yaşta kişiye hitap edebilen; eğitici, öğretici ve yenileyici bölümleri ile Pazar günlerinin vazgeçilmez programıydı 7’den 77’ye.

 İlk yayın tarihine 8 Ekim 1988 yılında başlayan program, 378. bölümünün ardından 6 Aralık 1998 yılında sona erdi. 1990 yılında en çok izlenen çocuk programı oldu. Hürriyet gazetesi tarafından Altın Kelebek Ödülü “en iyi çocuk programı” dalında beş tane ödülle taçlandırılmıştır.

 Programla Barış Manço, dünyanın ve ülkemizin bir çok yerini karış karış dolaşarak yaptığı programlarla Türkiye Belgeselciliğine farklı bir boyut getirmiştir. Aynı zamanda bir çok kültürü onun yansıttığı ekranlardan öğrenme ve tanıma fırsatı bulmuşuzdur.

 Programın bazı bölümleri her hafta, bazı bölümleri ise aralıklarla yayınlanırdı.
  • Adam Olacak Çocuk,
  • İkinci Kahvaltı,
  • Dönence Dünya Turu,
  • Dere Tepe Türkiye
bölümleriyle birlikte “Manço Klip” ve “Yabancı Klip”te Barış Manço’nun bir klibi ve sonrasında dünya müzik listelerinden seçilen bir klip yayınlanırdı.

 Program her seferinde Barış Manço’nun ağzından “Programımızın sonuna geldik. Bana her konuda; ama her konuda yazmaya devam edin. Adresimi biliyorsunuz; Barış Manço Moda 81300 İstanbul. Tekrar ediyorum; Barış Manço Moda 81300 İstanbul. Haftaya karşılaşmak umuduyla, sağlıcakla kalın.” sözleri ile bitirerek hafızalara kazındı.

Barış Manço’nun Telefonu ve Ajandası

Barış Manço 81300 Müzesi: Barış Manço'nun arabasının anahtarı, telefonu ve ajandası...
 Barış Manço’nun 31 Ocak 1999’u 1 Şubat’a başlayan gece, ene son gelişinde; masanın bu köşesine bıraktığı ajandası, cep telefonu ve garajda bulunan arabasının anahtarı.

 Barış Manço’nun garajında yer alan arabası, 1997 yılında satın aldığı SsangYoung Musso marka arabası, “Dere Tepe Türkiye” programlarının çekimlerinde kullanılmıştır.

 34 BM 777 plakalı araç, yeşil renkli olup, Mercedes-Benz’in ürettiği motorla donatılmış 4x4 bir arazi aracıdır. SsangYoung Musso marka benzinli 3.2 litrelik v6 motora sahip olup, 225 HP gücündedir.

 Barış Manço’nun 1999 yılına ait olan ajandası üzerinde yer alan cep telefonu, piyasaya çıkış tarihi 1998 olan Nokia 8110.

Barış Manço’nun Hayatı

Barış Manço 81300 Müzesinde sergilenen Barış Manço heykeli...
 2 Ocak 1943 tarihinde İstanbul’da doğdu. Müzisyen, şarkıcı, besteci, aranjör, söz yazarı, oyuncu, TV programcısı, sunucu, koleksiyoner, ressam, gezgin...

 Anadolu Rock türünün kurucu üyelerinden olan Barış Manço, Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken ilk kez sahneye çıktığı 1958 yılından bu yana, Türk Sanat Dünyası’nın kilometre taşlarından biri olarak grubu “Kurtalan Ekspres” ile birlikte Türkiye’de olduğu gibi birçok yabancı ülkede sayısız yabancı konser verdi.

 Bestelediği 200’ün üzerinde şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca ve Flemenkçe’ye çevrilerek kendisi ve/veya başka sanatçılar tarafından da seslendirildi.

 Japonya’daki konserler dizisinin anlık kayıtlarından oluşan “Barış Manço live in Japan” son albümü olarak Temmuz 1996’da müzikseverlerin beğenisine sunuldu.

 1988 yılında Ekim ayında TRT 1’de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim, kültür ve eğlence programı olarak başlayan “7’den 77’ye”, Türk Televizyonculuğu’nda şimdiye kadar ulaşılamamış bir rekora imza attı. Türkiye’de en uzun ve en başarılı televizyon yayıncılığını yaptı.

 “Ekvator’dan Kutuplar’a” 5 kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek, 600.000 kilometreye yakın yol kateden Barış Manço ülkemiz belgeselciliğine farklı bir boyut getirdi.

 Yüksek öğrenimini Belçika’da “Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi”nde tamamlayan ve çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, sanat yaşamında kendisine layık görülen 300’ün üzerinde ödülün dışında, aşağıdaki unvanlara da sahiptir. Bunlar:
  • Türkiye Cumhuriyeti: Devlet Sanatçısı Ankara (1911)
  • Hacettepe Üniversitesi: Onursal Doktora Ankara (1911)
  • Soka Üniversitesi: Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü Tokyo, Japonya (1911)
  • Belçika Krallığı: Léopold II. Şövalyesi Nişanı Brüksel, Belçika (1992)
  • Fransa Devleti: Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı Paris, Fransa (1992)
  • Pamukkale Üniversitesi: Onursal Doktora Denizli (1995)
  • Min-On Sanat Vakfı: Yüksek Şeref Madalyası Tokyo, Japonya (1995)
  • Liege Prensliği: Onursal Hemşehrilik Beratı Liege, Belçika (1997)
 Barış Manço, 1990’lı yılların sonlarına doğru “Kaplumbağanın Öyküsü” projesini “Mançoloji” adlı son albümüyle sevenlerinin beğenisine sunamadan hayata veda etti. Vefatından sonra albümünü ailesi sevenleriyle buluşturdu.
Barış Manço 81300 Müzesi: Barış Manço'nun albümleri, plaklar ve kasetler...
Barış Manço'nun albümleri, plaklar ve kasetler...
 Barış Manço, 1999 yılında 31 Ocak’ı 1 Şubat’a bağlayan gece bu evde vefat etti. Kadıköy Belediyesi tarafından müzeye dönüştürülen evinde, sevenlerinin ziyaretleriyle gönüllerde yaşamaya devam eder.
Barış Manço 81300 Müzesinin Bahçesi, Domates, Biber, Patlıcan...
Barış Manço 81300 Müzesinin Bahçesi, Domates, Biber, Patlıcan
Barış Manço 81300 Müzesi; Evin banyosu ve lavabosu...
Evin banyosu ve lavabosu...

Barış Manço Müzesi Giriş Ücreti Ne Kadar?

Tam yani normal giriş ücreti 10 ₺
Öğrenci ve diğer indirimli ücret 5 ₺
Ücretler 2019 yılı baz alınarak yayınlanmıştır.

Barış Manço 81300 Müzesi Nerede?

Adres: Caferağa, Yusuf Kamil Paşa Sok. No:5, 34710 Kadıköy/İstanbul
Telefon: (0216) 337 94 13

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı
 İstanbul'un Anadolu yakasındaki Kadıköy ilçesinde bulunan ve TCDD'nin ana istasyonu olmasıyla beraber ülkemizin önemli gar binalarından olan Haydarpaşa Garının 1872 yılında inşaatına başlandı ve 1908 yılında hizmete açıldı. İçerisinde bulunduğumuz yıl itibariyle 111 yıllık geçmişi olan Haydarpaşa Garı nice ayrılıkların ve nice kavuşmaların adresi oldu. Tarih sahnesinde Osmanlı'nın yıkılışından Cumhuriyetin kuruluşuna ve nice tarihi olaylara şahitlik etti. Bir çok kez tarih sahnesinde onun da adı geçti. Bir çok kez de alevler içinde kaldı ve her seferinde onarıldı. 2010 yılında geçirdiği son yangından sonra restorasyon sürecine giren tarihi gar binası 2010 yılından bu yana ne hizmet verebiliyor ne de ziyaret edilebiliyor, âdeta uzun bir uykuya yatmış durumda. Aslında bize anlatmak istediği çok şey var, gelin birlikte Haydarpaşa Garının tarihini inceleyelim...

İstanbul'dan Bağdat'a...

1872 - İlk İstasyon...

 İstanbul - İzmit demiryolu hattının açılmasıyla birlikte 11 Mart 1872'de bir tren garı inşaatına başlanır. İki katlı ahşap yapı, aynı yılın Eylül ayında Haydarpaşa - Pendik hattının sefere başlamasıyla hizmete girer. O dönemde güzergah üzerindeki diğer istasyonlar da ahşap ve iki katlıdır. Tren yolunun inşasıyla birlikte bölgenin görünüşü de değişmeye başlar. Mesire alanı ve eğlence yeri olarak anılan Haydarpaşa, İstanbul'un simgesi ve giriş kapısı olacaktır yakında. 

1889 - Alman kralı İstanbul'da...

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’u ziyareti sırasında Sultan II. Abdülhamid ile birlikte çizilen resmi (L’Illustration, 22 Ekim 1898)
Alman İmparatoru II. Wilhelm’in İstanbul’u ziyareti sırasında Sultan II. Abdülhamid ile birlikte çizilen resmi (L’Illustration, 22 Ekim 1898)
 En başa gidelim, 1889 yılına! 1889 yılına gelindiğinde İstanbul - Bağdat Demiryolunun yapımına karar verilir. Yapım işleri ve Haydarpaşa'da inşaa edilmesine karar verilen Tren Garının yapımı Alman Firmalar tarafından gerçekleştirilecektir. Bu kapsamda yapılan görüşmelere Almanya Kralı II. Wilhelm'de bizzat katılır ve bu vesileyle oluşan işbirliğini taçlandırmak için Sultan Ahmet Meydanındaki Alman Çeşmesini inşaa ettirir.


1906 - Sağlam bina, sağlam temel...

 Gar binası 21 metre uzunluğundaki 1100 adet (bazı kaynaklara göre 1700 adet) meşe kazık üzerine oturtulmuştur. Bu kazıklar, 20 metre yüksekliğindeki buharlı şahmerdanlarla çakılarak denizle aynı seviyeye getirildikten sonra üzerine beton dökülmüş ve düz bir zemin elde edilmiştir.

Haydarpaşa Anadolu'yla bezeniyor...

Osmanlı'nın ihtişamına yakışmalı...

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: Bekleme Salonu
 Haydarpaşa Tren Garı'nın inşaatına 1906 yılında başlanır. II. Abdülhamit, gösterişli bir bina yapılmasını ister. Hicaz'a kadar ulaşmasını istediği demiryolunun ana istasyonu Osmanlı'nın ihtişamına yakışır olmalıdır. Yapının tasarımını Philipp Hollzmann Şirketinden Helmut Cuno yapar. Yapının inşaatı sırasında Otto Ritter'de çalışmalara katılacak ve Haydarpaşa'nın iki mimarından biri olarak adını tarihe yazdıracaktır. Haydarpaşa mimari açıdan 19. Yüzyılın ihtişamının temsilcisi olmakla beraber, ampir bezemeleriyle Osmanlı İmparatorluğunun simgelerine sahip ve aynı oranda dönemin yeni dostu Alman izlerini barındıran bir yapıdır.
Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı havadan çekilen fotoğrafı, tarih tahmini 1970'ler...

Hereke'den Lefke'ye, İznik'ten İstanbul'a...

 Denizden kazanılan arazinin genişliği 70 hektar olup, derinliği 8 metredir. Temeli Hereke'den getirilen pembe taşlar üzerine yükselirken, cephesine de Bilecik Osmaneli civarından getirilen açık nefti, işlemesi kolay, hava etkilerine dayanıklı Lefke taşı kullanılmıştır. İznik'ten getirilen çinilerle bezenir bir çok alan.

Tarih sahnesine çıkma zamanı!

1908 - Kentin yeni kapısı...

 Tarih 19 Ağustos 1908'i gösterdiğinde hizmete açılır Haydarpaşa Tren Garı. 1909 yılının hemen başında büyük bir talihsizlik yaşayacak ve çıkan bir yangın sonrasında hasar görecektir.


1909 - Haydarpaşa geç de olsa açılıyor.

 Onarımının tamamlanıp yeniden faaliyete geçtiği tarih 4 Kasım 1909'dur. Üç farklı tonda çinilerle bezeli bekleme salonu bir çok yolculuğa tanıklık etmek için hazırdır. Umutları, sevinçleri ve hüzünleri taşımaya başlar Haydarpaşa.

İlk facia! İlk yara!

1917 - Kaza mı? Sabotaj mı?

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: 1917 yangını kaza mı? Sabotaj mı?
 1917 yılına gelindiğinde büyük bir talihsizlik daha yaşar Haydarpaşa. I. Dünya Savaşının en hararetli döneminde mühimmat ve erzak dolu bir vagonla bir banliyö treninde meydana gelen patlama sonucu yangın çıkar. Sonrasında anlaşılır ki İngiliz bir casusun sabotajı sonucudur, meydana gelen bu elim olayda ciddi hasar alır bina. O günün şartları ve sonrasında gelişen olaylar sebebiyle onarımı yapılamaz.
Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: 1917 yangını kaza mı? Sabotaj mı?
 1930 yılında başlatılan çalışmalarla aslına uygun halde onarılmaya çalışılır. Ahşap olan çatı, çelik konstrüksiyon olarak ilk halline yakın bir şekilde yükselir İstanbul semalarında.

1979 - Independanta Faciası

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: Independanta Faciası - 1979
 15 Kasım 1979’da dönemin Sovyet Romanya'sına ait Independenta tanker gemisi ile Yunan Evriali gemisi İstanbul boğazında çarpıştı. Yangın söndürülme aşaması günlerce sürdü ve Independanta gemisi de Haydarpaşa Garının yarım mil açığına sürüklendi. O esnada büyük bir patlama ile Haydarpaşa Garının tüm camları patlama etkisiyle kırılmıştı. Bu olay aslında bir veya bir kaç paragraf ile anlatılacak bir olay değil. Eğer merak edip okumak isterseniz "Independanta Faciası" adlı yayınımızı incelemenizi tavsiye ederiz.

2010 yılında çıkan yangın ve sonrası...

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: 2010 yılında çıkan yangın ve sonrası...
2010 Yangını
 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul'da Gar binasında yapılan onarım çalışmalarından kaynaklı çıkan bir yangında Haydarpaşa Garının çatısı küle dönmüştü. En son 27 Ekim 2018 tarihinde ise boş vagonların bulunduğu alanda hala bilinmeyen bir nedenle yangın çıkmıştır. Gara sevk edilen çok sayıda itfaiye ekibinin mücadelesiyle yangın kontrol altına alınmıştır.

Son durum...

Bir demir yolu hikayesi; Haydarpaşa Garı: Kadıköy sahilinden restorasyonu devam eden Haydarpaşa Garı | Kadıköy, İstanbul - Ağustos 2019
Kadıköy sahilinden restorasyonu devam eden Haydarpaşa Garı | Kadıköy, İstanbul - Ağustos 2019 
 28 Kasım 2010 tarihinde çıkan yangında çatı tamamen, kuleler de kısmen yanarak zarar görmüştü. Yangın sonrası Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarihi garın orijinal haline sadık kalarak restorasyon süreci başlatmıştı. Kadıköy Belediyesi’nin de onay verdiği süreç sonrası anıtlar kurulu kararıyla tüm binanın restore edilmesine karar verilmişti. Bu amaçla çalışmalar 2016 yılı içinde başlamıştı. Şuan 2019 yılının Ağustos ayındayız ve halen restorasyon devam ediyor. Gardaki güvenlik görevlilerinden edindiğimiz bilgiye göre 2-3 sene daha restorasyonun devam edeceği söyleniyor. İçine giriş yasak, gar girişinde bulunan esnaflar sinek avlıyor.

Red Bull Uçuş Günü 2019 İstanbul - 4.08.2019
Red Bull'un tüm ülkelerde düzenlediği Red Bull Uçuş Günü yarışması 6 yıl aradan sonra tekrar Türkiye'de düzenlendi. Yarışma İstanbul Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Caddebostan Plajında 4 Ağustos günü saat 11.45'te başladı. Burcu Esmersoy ve Emre Karayel'in harika sunumu ile sıcak bir İstanbul hafta sonunda eğlenceli bir gün oldu. Benim gibi havacılığa ilgisi olan 200 bin kişi tarafından yoğun ilgi gören Red Bull Uçuş Günü'nden dikkatimi çekenleri ve objektifime yansıyanları sizlerle paylaşmak isterim...

 Yaratıcı ve eğlenceli el yapımı uçuş aracına sahip 35 cesur takım, yaklaşık 200 bin kişiye festival tadında bir hafta sonu yaşattı. Türkiye'nin en eğlenceli uçuş gününün sunuculuğunu ise televizyon dünyasının sevilen isimlerinden Burcu Esmersoy ve Emre Karayel üstlendi. İki sunucuya, Türkiye'nin duayen DJ'lerinden Cem Nadiran nam-ı diğer DJ Funky 'C', basketbolun efsane sesi Mustafa Özben, ülkemizde gerçekleşen ralli, rüzgar sörfü, basketbol dünya ve Avrupa şampiyonaları organizasyonlarının sıra dışı sunucusu Selim Yeğin eşlik etti.
Red Bull Uçuş Günü 2019 İstanbul - Jüri Bölümü | 4.08.2019
Red Bull Uçuş Günü 2019 İstanbul - Jüri Bölümü
 Yarışmacıların uçuş araçlarına uyumlu, eğlenceli kostümleri ve sahne şovları ile rampadan denize uçtuğu organizasyonun jüri koltuğunda ise; tanınan sunucu Müge Boz, başarılı oyuncu İbrahim Selim, Çukur dizisindeki rolüyle beğeni toplayan İlayda Alişan, Türkiye'nin başarılı kadın pilotlarından Yağmur Sarıoğlu, Survivor şampiyonu Ogeday Girişken ve benimde severek takip ettiğim, havacılık dünyasının yakından tanıdığı uçak mühendisi ve sosyal medya fenomeni Muhammed Yılmaz, Türk basketbolunun önemli yıldızlarından Sinan Güler, SoloTürk Kurucu Lideri Öğretmen Pilot Murat Keleş ile Dünya ve Avrupa şampiyonu, jimnastiğin genç yeteneği Red Bull sporcusu Ayşe Begüm Onbaşı ve Türkiye'nin en yetenekli tekvando temsilcilerinden olan Red Bull sporcusu Kübra Dağlı yer aldı.

Red Bull Air Race Gösterisi

 Festival tadında geçen hafta sonunda Red Bull Air Race pilotu Dario Costa'da özel akrobasi uçağı ile uçuş tutkunlarına unutulmaz bir şov sergiledi. Costa'nın bu performansını alandan bir kişi de birebir deneyimleme şansı buldu.

Deep Web'e girerseniz ne olur?
 Deep Web, derin internet, yani internetin karanlık yüzü ve illegal işlerin döndüğü, internette görüntülenmesi bile yasak olan medyaların yasal olduğu bir yer. Sıradan insanların sıradan bilgisayarlar ve internet ile buraya, yani derin internete girmeleri zor ama imkansız değil. Peki ya buraya girdiniz diyelim, ne olur? Konuyu ele aldık arkadaşlar ve detaylı bir şekilde anlatmaya çalıştık...

[warning title="UYARI" icon="exclamation-triangle"]  Yayın üzerinde kesinlikle özendirici veya yönlendirici bir algı bulunmamaktadır. Tam aksine uzak durulmalı ve durumun ciddiyetini varılmalıdır ki Deep Web kesinlikle faydalı bir alan değildir. Aksine her türlü illegal ticaretin sağlandığı tehlikeli internet ağıdır. [/warning]
Deep Web'e girerseniz ne olur?

Deep Web Nedir?

 Kısaca anlatmak gerekirse; Derin Ağ, Derin İnternet ya da Derin Web, İnternet'in çıktığı ilk tarihlerden itibaren süre gelmiş, arama motorlarının indeksleyemediği verilerin bulunduğu bilgileri içeren binlerce linkten oluşan bir sistemdir. Arama linki verilmeyen veya arama motorları tarafından engellendiği, yok sayıldığı için bulunamayan bütün siteler Derin Ağ'a dahildir.
Deep Web İnternet Şeması | Deep Web'e girerseniz ne olur?
Deep Web İnternet Şeması

Deep Web'e girmeniz ile evimizi polisler basar mı?

 Deep Web'e girmeniz ile evini polis basmaz. Bundan kesinlikle emin olabilirsiniz. Deep Web'de dev bir uyuşturucu ağına sahip olsanız bile evinizi polisler basmaz arkadaşlar. Bu yanılgıdan vazgeçin öncelikle.

Deep Web'te takılmak başımıza iş açar mı?

 Deep Web ağına girmek ile bir şey olmayacağını söyledik. Deep Web'de takılıp çeşitli sitelere girmek, bu sitelerde vakit geçirmenin de size bir zararı olmayacağını söyleyebilirim. Sitelere sadece girerek, ya da belirli forumlara kaydolarak başınıza iş açmanız mümkün değil.

 "Sitelerde fazla durmayın, girdiğiniz gibi hemen çıkın!" tarzında yazılar gördüm, onu da açığa kavuşturalım. Sitelerde az ya da çok takılmak bir şeyi değiştirmez. Siz siteye otomatik istek attığınız -linke tıkladığınızda girdiğiniz andan itibaren site, sizin bilgilerinize ulaşır. Bu noktadan sonra az ya da çok vakit geçirmeniz bir şeyi değiştirmez.

Deep Web'e girince başkasının suçu üzerimize atılır mı?

 TOR sistemi1 gizlilik esasına dayanır. Hacker denen kişilerin bir suç işleyip bunu sizin üzerinize atması olanaksız. Böyle bir suçun sizin üzerinize atılabilmesi için IP adresinizin o kişinin eline geçmesi lazım. IP adresinizi TOR tarayıcı gizlediği için şıkkı eliyoruz.

 Böyle bir şey mümkün olsa ve polis kapınızı çalsa dahi işlemediğiniz suç ortaya çıkacaktır. Suç işleyip bir başkasına atma yöntemini herkesten önce siber güvenliğin bildiğini unutmayın. Polise her zaman olmasa da güvenin ve bunu yansıtın

Deep Web'den dosya indirmek ne kadar güvenli?

 Deep Web, içeriği bakımından illegal bir yapılanma olduğu için içerisinde oldukça fazla yasaklı belge bulunuyor. Bu belgelerin çoğu da indirmeye elverişli şekilde sunulmakta. Deep Web üzerinden bir belgeyi hiçbir güvenlik önemli almadan indirmenizi tavsiye etmiyoruz.
1TOR Sistemi: Deep Web  yani derin internete girmede kullanılan internet tarayıcısı.

Author Name

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.