"Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi Anne?"
Bir çocuk düşünün, ölümden korkan bir çocuk, akrabalarının, arkadaşlarının, tanıdıklarının ölümüne şahitlik ederken masum bir soru sorar. Onun gibi yüzlerce çocuk düşünün. Sırf Müslüman oldukları için öldürülen binlerce Boşnak'tan sadece biriydi...
1992-1995 yılları arasında yapılan Bosna Savaşında 312.000 kişi öldü ve bunların 35.000'i çocuktu. Yaklaşık 50.000 kadına da tecavüz edildi, üstelik Avrupa'nın ortasında, herkesin gözü önünde. 2. Dünya Savaşından sonra yaşanmış en büyük katliamdı, Avrupa devletlerinin hâlâ daha şüphe duyduğu bir soykırımdı. Peki ama neden olmuştu?..
Bosna Savaşı
Balkan coğrafyasında yüz yıllar boyunca hakimiyetini sürdüren Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü yerlerde hiçbir zaman zulüm, baskı ve şiddet uygulamamıştı. Balkan toplulukları huzur ve refah içinde kardeşçe yaşamışlardı. Ancak Osmanlı Devleti gücünü kaybetmeye başladığında, Balkanlarda, özellikle Müslümanlar için kötü günler başlamıştı. Yugoslavya, diğer adıyla Güney Slavlar Devleti, bölgede Osmanlı hakimiyeti sona erdiğinde kuruldu. Bugün eski Yugoslavya sınırları içerisinde 7 Balkan ülkesi bulunmaktadır. 2. Dünya savaşında Almanlardan nasibini alan devlet, işgal edilmiş ve kral ülkeyi terk etmiştir. Müslümanlar kaos ortamında büyük acılar yaşamışlardı. Ülkede direniş sergileyen halk, Josip Broz Tito önderliğinde Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyetini kurdular. Ancak bu dönemde de Müslümanlar baskı ve şiddet ortamında yaşamlarını sürdürmeye devam ettiler. 1980 yılında Tito'nun ölümüyle başlayan karışıklık ve buğran döneminin sonunda, 1990 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti yıkıldı.Srebrenitsa
Yugoslavya'dan ayrılan ilk devletler; 1991 yılında Slovenya ve Hırvatistan oldu. Aliya İzzetbegoviç önderliğindeki Bosna Hersek 1992 yılında referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti. Bosna'nın bağımsızlığı Avrupa devletleri ve Birleşmiş Milletler tarafından tanındı, ancak Hırvatlar arasında buna şiddetle karşı çıktılar. Sırplar bu durum karşısında Saraybosna'yı kuşatma altına alarak 3,5 yıl süren Bosna Savaşını başlattı, savaş döneminde Bosnalılar elinden geleni yapsalar da, imkansızlıklardan dolayı Sırplar karşısında mağlup oluyorlardı. Birleşmiş Milletler tarafından Bosna'da 6 tane güvenli bölge ilan edilmiş ve buralara Birleşmiş Milletlere bağlı askerler gönderilmiş ve Srebrenitsa o güvenli sanılan bölgelerden biriydi.Sırp askerleri savunmasız sivil Boşnakları vuruyor... |
"Ölmek istiyorum, masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bize sığınan insanları koruyamadığımız için kendimi affetmiyorum." demiştir, yıllar sonra Bosna'daki insanları korumakla görevlendirilmiş Hollandalı bir asker.
14 Aralık 1995: Dayton Anlaşması imzalandı |
Mavi Kelebekler
Yakınlarını kaybeden binlerce Bosnalı onların mezarlarını yıllarca bulamadılar. Ancak yıllar sonra küçük bir kelebeğin kanatlandığı umudu ve acıyı aramaya başladı Boşnaklar. Toplu mezarlar toprağa karışmış, üzerinde çeşitli bitkilerin yetişmesine olanak vermiştir. O bitkilerden biri de Artemisia idi. Biz ona Misk otu, Yavşan otu gibi isimler veriyoruz. Bu bitki mavi kelebeklerin en sevdiği bitkiydi. Artık Bosnalılar nerede mavi kelebeklerin gezdiğini görse, orada yakınlarının öldüğünü anlamıştır. Toplu mezarlar böylelikle gün yüzüne çıkarılmıştır. Kelebekler takip edilerek bulanan mezar sayısı 300'dür. Yıllardır süren araştırmalar ile 19.000 kişinin cesedine ulaşılmıştır.Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektubu
Dönemin Bosna lideri Aliya İzzetbegoviç Türklere yazdığı mektubunda şunları söylemiştir:" Bosna'da üç halk yaşıyordu; Müslümanlar, Sırplar, Hırvatlar. Aslında onlar bizi Müslüman diye ayırmıyorlardı. Bize Türk diyorlardı. Sırpların gözünde 1389 Kosova Savaşında burayı fetheden Türklerde bizdik, yani Boşnaklar. Bu yüzyılın bizce en hazin, en zalim, en yoksul vakitleri 1992 ile 1995 arasına adeta sıkıştırılmış o felaket günleriydi. Hele insanın onurunun tamamen ortadan kalktığı, vicdanın yok olduğu, insanlığın, evet insanlığın kaybolduğu Temmuz 1995... Efendim, Boşnak kime deniliyor? Sırplara ve onlara himaye eden Avrupalılara sorsanız, Avrupa'ya İslamı yaymaya çalışan Türklere deniyor. Peki Türklere sorsanız nasıl bir cevap alacaksınız? Çoğu Boşnakları Müslüman olmuş Slav bir ırk olarak tanımlıyor. Benim için ırk zaten önemli değil, hele 1992 - 1995 arasında yaşadıklarımızdan sonra Boşnak isminin anlamı çok değişti. Ben size Boşnağın, kültürünü, dinini, kimliğini sömürmeye çalışan güçlere karşı canı pahasına direnen millet diye tanımlarsam ne dersiniz? Bilmiyorum. Benim gözümde Türkiye'den bize destek olmak için gelen savaşçılarda Boşnaktır. Bosna ismini duyduğu an, kalbinin bir köşesinde küçük bir sızı hisseden başka milletlerin insanları da. Dedelerimizin 80 yıl önce Çanakkale'de ve Yemen'de korumaya çalıştıkları şey ne ise, bizim Saraybosna'da ayakta tutmaya çalıştığımız şey oydu. Türkün evladı, bizim korumaya çalıştığımız sancak, Yemen'de, Çanakkale'de, Filistin'de, Kırım'da, Açe'de, Türkistan'da korunmak istenen sancaktı. O ne bir dinin, ne bir ırkın, ne bir dilin, ne bir mezhebin sancağıydı. İnsanlığın, tek başına insan olmanın temsiliydi. Biz, Çanakkale’den sonra direnişi devam ettiren nesiliz. Sen, direnişin değil, dirilişin nesli olacaksın. Korumak için değil, düzen kurmak için çalışacaksın. Sen varsan biz olacağız. Sen ayaktaysan biz yaşayacağız."
Mektubun tamamı için buraya tıklayın.
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.