Safranbolu UNESCO tarafından 1994 yılında Dünya Miras Listesi'ne girerek koruma altına alınmıştır. |
Selçuklular Döneminde (1196) Zalifre adını almış, Beylikler Döneminde ve Osmanlı Döneminin ilk zamanlarında ise kent, Borglu (Kaleli Şehir) ve Borlu olarak anılmıştır. Borlu adı, yöreye yerleşen Taraklı aşiretinden dolayı Taraklıborlu olarak değişmiştir.
Safranbolu için Osmanlılar Dönemin'de kullanıla gelen diğer adlar; 18. yüzyıl ortalarında "Zağfiran-ı Borlu", 19. yüzyıl ikinci yarısında kısa bir süre için "Zağfiran-ı Borlu", 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren "Zağfiranbolu", son olarak da "Zafranbolu" ve "Safranbolu"ya dönüşmüştür.
Safranbolu, ekonomik ve kültürel anlamda en parlak devrine Osmanlı döneminde ulaşır. Safranbolu'nun 17. yüzyılda önemli ticaret yolları üzerinde bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin hızla gelişmesini ve zenginleşmesini sağlar. 19. yüzyıl sonlarında kentte bulunan 1500 konuta karşılık 945 dükkan, 61 kereste işleme atölyesi, 84 tabakhane ekonominin ulaştığı düzeyi yansıtır.
Dericilik, bakırcılık, demircilik, semercilik, saraçlık, yemenicilik, nalbantlık, keçecilik ve dokumacılık gibi işlenmiş eşya üretimine yönelik zanaat kollarının, eski lonca düzenine uygun olarak ayrı ayrı sokaklarda toplandıkları görülür.
Lonca sisteminin temeli, üretim ve ticaret dallarının kendi aralarında ayrı ayrı olarak ve birer meslek kuruluşu şeklinde örgütlenmektedir. Yemeniciler Loncası, Demirciler Loncası, Aşağı Tabakhane ve Yukarı Tabakhane Loncası gibi loncalar, günümüzdeki meslek odalarının karşılığı olup çok sağlam ve sistematik bir yapıya sahiptir.
Safranbolu, 1927 yılında Zonguldak Vilayetine bağlanmıştır. Safranbolu'ya bağlı bulunan Ulus Bucağı 1945'de, Eflani ve Karabük Bucakları 1953'de Safranbolu'dan ayrılarak ilçe haline getirilmiştir. Ancak 1937 yılında Türkiye'nin ilk ağır demir sanayisinin Karabük'e kurulmasıyla Karabük hızlı bir gelişme göstermiş ve Karabük 1995 yılında Türkiye'nin 78. ili olmuş, Safranbolu'da Karabük'e bağlanmıştır.
Safranbolu Kent Dokusunda Geleneksel Evler
Safranbolu evleri; Anadolu'da bir yerleşimde en fazla sayıda korunan örnekler olması ile tarihi kent dokusunun en karakteristik elemanlarıdır.
Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan ve sayıları 800'e ulaşan Safranbolu evleri; kentin yazlık bölgesi olan "Bağlar", 1924 tarihine kadar Rum halkının yerleşim alanı olan "Kıranköy" tarihi üretim-ticaret-kent merkezi olan "Çarşı", eski deri üretim merkezi olan "Tabakhane" ile "Gümüş" ve "Akçasu" bölgelerinde gruplanmış durumdadır. Yerleşim, plan şeması, mimari özellikleri açısından karakter farklılıkları göstermektedir.
Safranbolu evlerinde temel yapı malzemesini ahşap oluşturmaktadır. Geleneksel Safranbolu evlerinin ana taşıyıcı sistemi, taş zemin üzerine ahşap çatkı arası çoğunlukla kerpiç, seyrek olarakta küçük taşlarla doldurulmak suretiyle inşa edilmiştir. Bu özelliği nedeni ile Safranbolu evleri yüzlerce yıl depreme karşı direnebilmiştir.
Safranbolu evleri çevreye son derece saygılı tasarlanmıştır. Hiçbir ev diğerinin görüşünü engellemez. Sokaklar şehrin ortasında bulunan meydana yöneliktir ve tamamen taş yapılıdır.
Evlerin saçak köşelerine uğur getirmesi için geyik boynuzu asılması yaygındır. Öte yandan yine evlerin saçağa yakın köşelerinde mavi renkli bir elips içinde hilal durumunda beyaz bir ay, Arap harfleri ile yazılmış bazı dualar ve bazen de evin yapılış tarihi yazılıdır. Evlerin, camilerin, dükkanların, han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise sevgi ve merhameti ifade eder.
Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin görünümünü tekdüzelikten kurtarır. Bu çıkmaların yanlarında dar ve uzunca tasarlanan pencerelerin ahşap kanatlı kapakları vardır. Pencerelerde bulunan muşabaklar evin dıştan görünmesini engeller.
Sokaktan içeriye büyük bir kapı ile girilir. Kapılarda halkalı kilitler ile kadın ve erkek misafirler için ayrı tasarlanmış olan demir "şakşak" ve "mandal" düzeneği bulunur.
Eve, zemini kayrak taş ile kaplı "taşlık" adı verilen "hayat"tan ulaşılır. Üstü kapalı hayat; arka ya da yan bahçe, kapılar ve gliste (mekanı aydınlatarak havalandıran ahşap dikey ızgaralar) ile doğrudan ilişkilidir. Zemin katta ahır, samanlık, kiler, kazan ocağı-mutfak, odun kurutma yeri ve bazılarında ise çeşme bulunur.
Çarşı ve Bağlar'daki Türk evlerinde dışarıdan gelen erkek ya da bayan konukların ailenin mahremiyetine girmemesi için "haremlik" ve "selamlık" ayrı bölümler halinde düzenlenmişti ve ayrı merdivenlerle ulaşılmaktaydı. Erkek konuklara yemek servisi de "dönme dolap" adı verilen servis dolabı şeklinde ki özel mimari detaya çözümlenmişti.
Safranbolu evlerinde temel yapı malzemesini ahşap oluşturmaktadır. Geleneksel Safranbolu evlerinin ana taşıyıcı sistemi, taş zemin üzerine ahşap çatkı arası çoğunlukla kerpiç, seyrek olarakta küçük taşlarla doldurulmak suretiyle inşa edilmiştir. Bu özelliği nedeni ile Safranbolu evleri yüzlerce yıl depreme karşı direnebilmiştir.
Safranbolu evleri çevreye son derece saygılı tasarlanmıştır. Hiçbir ev diğerinin görüşünü engellemez. Sokaklar şehrin ortasında bulunan meydana yöneliktir ve tamamen taş yapılıdır.
Evlerin saçak köşelerine uğur getirmesi için geyik boynuzu asılması yaygındır. Öte yandan yine evlerin saçağa yakın köşelerinde mavi renkli bir elips içinde hilal durumunda beyaz bir ay, Arap harfleri ile yazılmış bazı dualar ve bazen de evin yapılış tarihi yazılıdır. Evlerin, camilerin, dükkanların, han ve hamamların cephelerindeki kuş evleri ise sevgi ve merhameti ifade eder.
Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin görünümünü tekdüzelikten kurtarır. Bu çıkmaların yanlarında dar ve uzunca tasarlanan pencerelerin ahşap kanatlı kapakları vardır. Pencerelerde bulunan muşabaklar evin dıştan görünmesini engeller.
Sokaktan içeriye büyük bir kapı ile girilir. Kapılarda halkalı kilitler ile kadın ve erkek misafirler için ayrı tasarlanmış olan demir "şakşak" ve "mandal" düzeneği bulunur.
Eve, zemini kayrak taş ile kaplı "taşlık" adı verilen "hayat"tan ulaşılır. Üstü kapalı hayat; arka ya da yan bahçe, kapılar ve gliste (mekanı aydınlatarak havalandıran ahşap dikey ızgaralar) ile doğrudan ilişkilidir. Zemin katta ahır, samanlık, kiler, kazan ocağı-mutfak, odun kurutma yeri ve bazılarında ise çeşme bulunur.
Çarşı ve Bağlar'daki Türk evlerinde dışarıdan gelen erkek ya da bayan konukların ailenin mahremiyetine girmemesi için "haremlik" ve "selamlık" ayrı bölümler halinde düzenlenmişti ve ayrı merdivenlerle ulaşılmaktaydı. Erkek konuklara yemek servisi de "dönme dolap" adı verilen servis dolabı şeklinde ki özel mimari detaya çözümlenmişti.
Safranbolu evlerinde tüm aile bireylerini bir araya getiren "Sofa"nın çevresinde sıralanmış olan "oda"ların her biri bir ev gibidir. Odaların her biri oturma, yatma, yemek yeme, duş alma, ısınma işlevlerini yerine getirebilecek şekilde sedirler, dolaplar, dolap içi yüklük ve yunmalıklar ve ocaklarda yanan odunlarla sağlanır. Ocaktan alınan közler mangala alınarak taşınır. Aydınlatma aracı gazyağı lambasıdır.
Diğer Anadolu evlerinden daha zengin bir yaşam kültürünün ürünü olarak kimi Safranbolu evlerinin sofalarında etrafı sedirlerle çevrilmiş olan büyükçe bir havuz yer almaktadır.
Diğer Anadolu evlerinden daha zengin bir yaşam kültürünün ürünü olarak kimi Safranbolu evlerinin sofalarında etrafı sedirlerle çevrilmiş olan büyükçe bir havuz yer almaktadır.
Safranbolu'da Yaşam
Safranbolu'da dar bir sokağa kurulmuş tezgahlar... |
Günümüzde olduğu gibi geleneksel büyük aile düzeninde, evin reisi en yaşlı erkektir. Evin idaresi ve düzeninden evin en yaşlı hanımı sorumludur. Kıraathane ve Arasta Kahvesi gibi büyük mekanlarda şehrin ileri gelenleri bir araya gelerek sohbet ederlerdi. Erfâne çarşı esnafının yaz aylarında ve belirli zamanlarda olmak üzere kendi aralarında para toplayarak düzenledikleri sazlı-sözlü yemek ziyafetidir. Kolenga ise köylerde dini bayramlarda düzenlenen yemek ziyafetidir.
Kentin mutfak kültürü çok zengindir; ünlü yemekleri arasında et yemeği, koruklu bamya, su böreği, yayım (erişte), makarna (para, cimcük), kuyruğu sulu, keşkek, uzun ve dilme pakla (fasulye), perohi, göbü, saç bükmesi, borana, haluşka, kaygana, akıtma, mıhlama, deli oğlan sarığı, hoşmerim, galle, safranlı zerde, baklava, kadayıf, bükme, çeşitli çörekler ve şerbetler sayılabilir.
Kendine özgü töresi olan musiki sohbeti Safranbolu'da "muhabbet" yâren ve "ihvan" olarak tanımlanabilir. Safranbolu'da musiki muhabbet havaları; düğün havaları, seymen havaları, oturak havaları, oyun havaları ve esnaf havaları (bozlak, maniler) olmak üzere sınıflandırılır. 50'ye yakın türkü, oyun havası ve mani arasında "Aç Kapı" oyun havası, "Düriyemin Güğümleri Kalaylı" ve "Kâbem" türküsü en ünlüleridir. Seymenlik, muhabbet ehli yarenler ve efeler tarafından, düğünlerde ve şenlik günlerinde yerli ve ulusal giysiler giyilerek, silahlar kuşanılarak oynanan oyunlardır. Halen müze köy olan Yörük Köyü'nde, seymenlik geleneği yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Safranbolu'da eğitime çok önem verilir. Nüfusunun azlığına rağmen Osmanlı Döneminde 12 medresenin olduğu bilinmektedir. Açılan ilk resmi okul ise 1900 yılında açılmış Mecit'te ki "Mekteb-i İptidai"dir.
Safranbolu'da ilk spor kulübü, 1940 yılında "Yeşilyurt" adıyla kurulmuştur.
Tarihi Yapılar
Kaya Mezarları, M.S. 2-3. yüzyıllara tarihlenmektedir. Hacılarobası, Üçbölük, Çavuşlar, Gündoğan ve Akören Köyleri'nde çok sayıda kaya mezarı bulunmaktadır.
Mezartaşları, birer sanat eseri niteliği taşımaktadır. Çoğu Osmanlı Dönemine aittir.
İncekaya Su Kemeri, 1797 yılında Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından, ilçeye Sarıçiçek yaylasından su getirmek amacıyla yaptırılmıştır. 16 metre uzunluğunda, 120 metre genişliğinde, 65 metre yüksekliğinde ve 6 kemerden oluşmaktadır.
Çeşmeler, kent içinde su kültürüne büyük bir önem verildiğinin kanıtı olup sayıları 140'a yakındır. Bu çeşmelerden 46 adedi kitabelidir.
Yemeniciler Arastası, 2 kapılı ve içerisinde 48 ahşap dükkanı bulunan bir lonca çarşısıdır.
Saat Kulesi, Padişah III. Selim Döneminde Safranbolulu Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Kare planlı olup saati zembereksizdir. Yapı restore edilerek ziyarete açılmıştır.
Tabakhane, bu gün sadece ismiyle var olup mescidi ve bir iki atölyesi ile günümüze ulaşmıştır.
Eski Hastane, 1888 yılında Frengi ve Gureba Hastanesi olarak Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Yapı, daha sonra Devlet Hastanesi olarak kullanılmış ve günümüzde ise Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi olarak hizmete açılmıştır.
Eski Belediye Binası, 1922 yılında taş malzeme ile inşa edilmiş ve 1996 yılına kadar Belediye Binası olarak kullanılmıştır.
Kız Meslek Lisesi, 1920 yılında İdadi (Lise) binası olarak inşa edilmiştir. 1949-1975 yıllarında ortaokul, daha sonra ise Kız Meslek Lisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tamamı ahşap olan yapıya 1960'lı yıllarda kagir bir bölüm ilave edilmiştir.
Cinci Hanı, Padişah Deli İbrahim zamanında Kazasker olan, Cinci Hoca namıyla anılan Karabaşzade Hüseyin Efendi adına, annesinin kurduğu Hamide Hatun Vakfı tarafından 1645 yılında yaptırılmıştır. Han iki katlı olup, 63 odalıdır ve günümüzde otel restoran olarak kullanılmaktadır.
Cinci Hamamı yine Cinci Hoca adına, 1645 yılında Hamide Hatun Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Türk hamam geleneği gereği ayrı ayrı sokaklara açılan erkekler ve kadınlar bölümleri bulunan ve halen kullanılan önemli bir tarihi eserdir.
Eski Hamam, Orhan Gazi'nin oğlu, Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından 1354 yılında yaptırılmış ve yakın tarihe kadar kullanılmıştır.
Eski Cami, Bizans döneminde kilise olarak yapılmış olup Türklerin kenti zaptından sonra camiye çevrilmiştir. Kare planlı, moloz taştan yapılan ahşap tavanlı caminin minaresi de ahşaptır.
Eski Cami'nin güneyinde, Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılan medrese, Sultan Abdülmecit döneminde, 1841 yılında onarım görmüştür.
Köprülü Mehmet Paşa Camii, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından 1796 yılında yaptırılmıştır. Zarif minaresi, çinko kaplı kubbesi ve iç süslemeleri ile öne çıkmaktadır. Yapı, Akçasu deresi üzerindeki kemerlere oturmaktadır.
Dağdelen Camii, 1767 yılında Hoca Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Moloz taş kullanılarak inşa edilmiş olan yapı, tek kubbelidir.
Kazdağlıoğlu Camii, 1779 yılında yapılmıştır. Çok köşeli planlı ve kubbesi kiremit örtülüdür.
Kaçak Camii, 1880 yılında yapılmıştır. Akçasu Deresi üzerinde yer alan kemerler üzerine inşa edilmiştir.
Ulu Cami, Rumlar tarafından 1872 yılında kilise olarak yaptırılmıştır. Çevresindeki Iskalion (Rum Mektebi) ve Papaz Konağı ile bir külliye oluşturur. 1956 yılında camiye çevrilmiştir. Iskalion (Rum Mektebi) binasının kitabesinden 1863 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bina 1926 yılına kadar Rum İlkokulu olarak kullanılmıştır. Kaymakamlıkça 2001 yılında restore ettirilmiştir.
Hasan Paşa Türbesi, kesme taştan yapılmış olup sekiz köşeli bir planı vardır. Padişah 1. Abdülmecid tarafından Safranbolu'ya sürgün gönderilen Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa'nın kabridir. (1845)
Dr. Ali Yaver Ataman'ın Anıt Mezarı, Balkan Savaşı sonunda ailesi ile Safranbolu'ya yerleşen ve Kurtuluş sırasında Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Şube Reisi olan Dr. Ali Yaver Ataman, 1955 yılında vefat ettiğinde bu anıt mezara defnedilmiştir.1
Mezartaşları, birer sanat eseri niteliği taşımaktadır. Çoğu Osmanlı Dönemine aittir.
İncekaya Su Kemeri, 1797 yılında Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından, ilçeye Sarıçiçek yaylasından su getirmek amacıyla yaptırılmıştır. 16 metre uzunluğunda, 120 metre genişliğinde, 65 metre yüksekliğinde ve 6 kemerden oluşmaktadır.
Çeşmeler, kent içinde su kültürüne büyük bir önem verildiğinin kanıtı olup sayıları 140'a yakındır. Bu çeşmelerden 46 adedi kitabelidir.
Yemeniciler Arastası, 2 kapılı ve içerisinde 48 ahşap dükkanı bulunan bir lonca çarşısıdır.
Safranbolu Tarihi Saat Kulesi |
Tabakhane, bu gün sadece ismiyle var olup mescidi ve bir iki atölyesi ile günümüze ulaşmıştır.
Eski Hastane, 1888 yılında Frengi ve Gureba Hastanesi olarak Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Yapı, daha sonra Devlet Hastanesi olarak kullanılmış ve günümüzde ise Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi olarak hizmete açılmıştır.
Eski Belediye Binası, 1922 yılında taş malzeme ile inşa edilmiş ve 1996 yılına kadar Belediye Binası olarak kullanılmıştır.
Kız Meslek Lisesi, 1920 yılında İdadi (Lise) binası olarak inşa edilmiştir. 1949-1975 yıllarında ortaokul, daha sonra ise Kız Meslek Lisesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tamamı ahşap olan yapıya 1960'lı yıllarda kagir bir bölüm ilave edilmiştir.
Safranbolu Tarihi Cinci Han |
Safranbolu Tarihi Cinci Hamamı |
Eski Hamam, Orhan Gazi'nin oğlu, Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından 1354 yılında yaptırılmış ve yakın tarihe kadar kullanılmıştır.
Eski Cami, Bizans döneminde kilise olarak yapılmış olup Türklerin kenti zaptından sonra camiye çevrilmiştir. Kare planlı, moloz taştan yapılan ahşap tavanlı caminin minaresi de ahşaptır.
Eski Cami'nin güneyinde, Şehzade Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırılan medrese, Sultan Abdülmecit döneminde, 1841 yılında onarım görmüştür.
Köprülü Mehmet Paşa Camii |
Dağdelen Camii, 1767 yılında Hoca Mehmet Efendi tarafından yaptırılmıştır. Moloz taş kullanılarak inşa edilmiş olan yapı, tek kubbelidir.
Kazdağlıoğlu Camii, 1779 yılında yapılmıştır. Çok köşeli planlı ve kubbesi kiremit örtülüdür.
Kaçak Camii, 1880 yılında yapılmıştır. Akçasu Deresi üzerinde yer alan kemerler üzerine inşa edilmiştir.
Ulu Cami, Rumlar tarafından 1872 yılında kilise olarak yaptırılmıştır. Çevresindeki Iskalion (Rum Mektebi) ve Papaz Konağı ile bir külliye oluşturur. 1956 yılında camiye çevrilmiştir. Iskalion (Rum Mektebi) binasının kitabesinden 1863 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Bina 1926 yılına kadar Rum İlkokulu olarak kullanılmıştır. Kaymakamlıkça 2001 yılında restore ettirilmiştir.
Hasan Paşa Türbesi, kesme taştan yapılmış olup sekiz köşeli bir planı vardır. Padişah 1. Abdülmecid tarafından Safranbolu'ya sürgün gönderilen Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa'nın kabridir. (1845)
Dr. Ali Yaver Ataman'ın Anıt Mezarı - Safranbolu Hıdırlık Tepesi, Karabük |
Safranbolu Şifa Eczanesi (1918-1957)
Eczacı Mehmet Hidayet Bey Kıranköy'deki Rum Kilisesi Vakıf Eczanesini satın alarak 1918 yılında Çarşı içinde, Yukarı Çarşı - Mehmet Hidayet Derman Sokağı'nda bulunan şimdilerde ise Safrantat Şekerci Dükkanı olan yere taşıyıp çalışmaya başlamıştır.Safranbolu Şifa Eczanesi (1918-1957) | Safranbolu Kent Tarihi Müzesi |
Eczacılık mesleğinin ilk yıllarında "Laboratuvar Eczacılığı" ön planda olup müstahzar ilaçlar (hazır ilaçlar) daha sonraki yıllarda piyasaya çıkmıştır. Burada bulunan müstahzar ilaçların ruhsat tarihleri Eczacı Mehmet Hidayet Bey'in vefat ettiği 1957 senesinden önceki yıllara aittir. Bunların dışındaki Produi'ler (yapma ilaçlarda kullanılan maddeler), büyük bir kısmı 1 asırdan daha eski tarihlere ait kavanoz ve şişelerde orijinal hallerinde sergilenmiştir. Bunlar 1950 ve 1960 yılları arasında da sıkça kullanılmış olmakla birlikte bugün eczacılıkta çok azından nadiren faydalanılmaktadır.
Eczacı Hidayet Bey'in Şifa Eczanesi'nin çalışma şekli şu şekilde gerçekleşmiştir; Laboratuvarın üst katı hasta muayene odasına dönüştürülmüş ve eczane içinde doktorların oturması bir masa ayrılmıştır. Memleket Hastanesi ve Hükümet Doktorları resmi mesaileri sonrasında buraya gelip Şifa Eczanesinde oturur ve bu süre zarfında doktor ihtiyacı olan hastaları burada ücretsiz muayene ederlerdi. Doktorlar ve Eczacı bir araya gelir, bugünün konsültasyon olgusu ile hastaya teşhis koyar ve ilacını verirlerdi. Dönemin tanınmış simalarından olan ve Memleket Hastanesi doktorlarından Dr. Ali Yaver Bey ve Hükümet Tabibi Dr. Ali Rıza Bey eczanede verilen bu hayırlı hizmette çok sık yer almış değerli yardımsever kişilerdendir. Safranbolu'da doktor muayenehanelerinin açılması ile birlikte bu uygulama sona ermiştir.
Eczaneci Hidayet Bey 14 Mart 1937'de, bir sokak paralelinde olan Akın Sokaktaki kendi mülküne (şimdi Murat Eczanesi) taşınmış ve Şifa Eczanesi bu son adresinde Eczacı Mehmet Hidayet Derman'ın 25.10.1957 tarihinde vefatına kadar hizmet vermiştir.
Safran Bitkisi
Safran Bitkisi | Safranbolu Kent Tarihi Müzesi |
Safran, Hititler döneminden beri Anadolu'da ilaç olarak kullanılmıştır. Yunanlılar döneminde İzmir yöresinde yetiştirilmiştir. Osmanlı döneminde de önemini korumuş ve 1858 yılında 9705 kilogram safran İngiltere'ye satılmıştır. 1913 yılında yalnız Safranbolu ve Şanlıurfa'da 500 kilogram safran üretimi yapılırken günümüzde yılda 25-30 kg ancak yetiştirilmektedir.
Safran, ülkemizde sadece Safranbolu'da, Aşağı Güney, Yazıköy, Düzce, Davutobası ve Geren köylerinde yetiştirilmektedir.
Safran, kendi ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyama özelliğinden dolayı boya sanayisinde, parfüm üretiminde kullanılmak üzere kozmetik sanayisinde, iştahsızlık, bronşit, boğmaca, hazımsızlık, uykusuzluk, iktidarsızlık gibi rahatsızlıklarda kullanılmak üzere ilaç sanayisinde kullanılmaktadır.
Çorbalar, etli yemekler, pilav, lokum ve tatlılardan, kurutulmuş meyvelerin renklendirilmesine kadar gıda sanayisinde kullanılmaktadır.
Son yıllarda lokumu, sabunu, kolonyası üretilerek hediyelikler arasında yer almıştır.
Çavuş Üzümü
Safranbolu ve çevresinin bağcılık açısından oldukça eski bir tarihi, Safranbolu çavuş üzümünün yöre açısından ayrı bir önemi vardır. En kaliteli üzüm çeşitlerinin başında yer alan çavuş üzümünün, pembe çavuş, misket çavuşu ve çoban çavuşu gibi çeşitleri vardır. Kendine has aroması ile ince kabuklu, az çekirdekli ve çekirdeklerinin içi boş olması sebebiyle yenilmesi kolay bir üzüm çeşididir. Safranbolu bağlarında başka cins ve özelliklere sahip birçok üzüm çeşidi daha yetiştirilmektedir. Bağcılığın Safranbolu ve çevresindeki öneminden dolayı Safranbolu'da üretilen sirke ve pekmez gibi ürünler de kalite ve doğal olmaları sebebiyle yöre için önemli ürünlerdendir.Yemeni
Yemenicilik | Safranbolu Kent Tarihi Müzesi |
Osmanlı imparatorluğunda da askerler tarafından ayak giysisi olarak kullanılmış, Kurtuluş Savaşı yıllarında Safranbolu'da tabakhanede üretilen deriler yemeniciler çarşısında dikilerek ordunun kısmen ihtiyacı karşılanmıştır.
Yemeni Ustası | Safranbolu Kent Tarihi Müzesi |
Bir yemeninin yapılabilmesi için taban kısmı köseleden, yüz kısmı ise vidala (kimyasal işleme tabi tutma) vakita (meşe palamudu ve balık yağı) ile derinin yumuşatılmasıdır. Bu işlemden geçen deri renksizdir. Renk tabakhaneye sipariş verilerek hazırlatılır. Bu işlemden sonra deri yemeni yapmaya hazır haldedir.
Şekercilik ve Lokumculuk
Şekercilik ve Lokumculuk | Safranbolu Kent Tarihi Müzesi |
Diğer Çeşitli Zanaatler
Dericilik çarşının Akçasu ile Gümüş deresinin birleşim yeri "Tabakhane" yerel deyişle "Tabahna" olarak isimlendirilen semtte yer almıştır. Tabakhanenin mescidi ve kahvehanesi günümüze kadar ulaşan yapılar arasındadır.Semercilik ve Saraçlık, ulaşımda motorlu taşıtların yaygınlaşmasına kadar devam etmiş ve çarşıda "Semercilik içi" ile "Saraçlar içi" sokağında faaliyet göstermiştir.
Nalbantlık, binek hayvanların nallanması, yolcu hanlarının içinde ya da ahır olarak kullanılan yapılarda nalbantlar tarafından yapılırdı.
Keçecilik, koyun yünü ve eşek kılından evde ya da dükkanlarda yapılır ve Ovacuma, Toprakcuma, Eskipazar ve Eflani gibi çevre pazarlarda satılırdı.
Bakırcılık ve Kalaycılık, eskiden bakır kapların mutfakta kullanılması nedeniyle bakırcılık ve kalaycılık birbirini tamamlayan iki önemli zanaat koludur.
Demircilik, Osmanlı Döneminden günümüze kadar yapıların kabara çivisi, güllap, kapı göbeği, mandalı, tokmağı ve anahtarı vb. bütün demir malzemeleri büyük bir ustalıkla işlemişlerdir. Türkiye'de en çok demir madeni Karabük'te çıkarılmakta ve yine Karabük'te Kardemir Demir Çelik fabrikalarında işlenmektedir.
Dipnot
1 Dr. Ali Yaver Ataman ve Anıt Mezarı hakkında daha fazla bilgi için lütfen Safranbolu Hıdırlık Seyir Tepesi adlı yayını inceleyiniz...
---------------------------------------
Kaynak: Safranbolu Kent Tarihi Müzesi
---------------------------------------
Kaynak: Safranbolu Kent Tarihi Müzesi
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.