İstiklal Savaşı ve daha sonraki yıllarda Kastamonu Gençlik Teşkilatı, İstiklal Mahkemesi ve Cumhuriyet Halk Fırkası tarafından kullanılmıştır. Atatürk, 30 Ağustos 1925 tarihinde Kıyafet ve Şapka Devrimi'ni halka bu binada duyurmuştur. Daha sonra Özel İdare'ye devredilerek bir süre sinema salonu olarak kiralanmıştır. 1943'den 1950'ye kadar, Kastamonu çevresinden toplanan arkeolojik eserlerin deposu olarak kullanılan bina, 1950'de bazı tadilatlar yapılarak, Arkeolog Ahmet Gökoğlu'nun çabalarıyla Kastamonu Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Mermer Lahit
Kastamonu Müzesi Lahit Mermer - Kastamonu, Roma Çağı |
Hitit Buluntuları
Taprammi Çanağı
1. Bezeme Bantı; Kasenin dibine büyük rozet motifi işlenmiştir.
2. Bezeme Bantı; İkinci bant, 2,4 cm yüksekliğinde ve büyük rozet motifini çevrelemektedir. Arka ayakları üzerinde oturan iki adet grifon tarafından çevrelenen hayat ağacı motifi üçlü bir grup oluşturmuştur.
3. Bezeme Bantı; 2,7 cm yüksekliğinde "mızraklı av" ve "aslan boğa mücadelesi" konusu yansıtılmıştır.
4. Bezeme Bantı; Kasenin hemen omzunda olup, konu tamamen keçilerin, geyiklerin dolu olduğu bir kompozisyonla av sahnesi yansıtılmıştır. Frizin başlangıç noktasında, stilize hayat ağacının yanında bir avcı ve evcil bir geyik yer almaktadır. Avcı, yayını germiş ve atmaya hazır, önünde de hayvan sıraları hareket halinde betimlenmiştir.
Kınık-Delibeyoğlu Sırtı Ören Yeri Tabakaları
I. Tabaka: Günümüzden 4500 - 4000 yıl kadar eskiye inen ilk yerleşim ana kaya üzerine kurulmuştur. Taş temelli odalar içinden ocak kalıntıları ile çakmak taşından kesici ve kazıyıcı aletler, taş baltalar, kemik deliciler ve el yapımı çanak-çömlek parçaları ele geçmiştir.II. Tabaka (MÖ. 2500-2000 / 1900): İki ayrı mimari evreye sahiptir. En erken tabaka (II-I. tabaka) basit toplama taşları ile inşaa edilen işçilik ve depo odaları ile fırın kalıntıları çevresinden pota, kırma-ezme ve öğütme taş aletleri, cüruf kalıntıları ve tunç eserler ele geçmiştir. Başka bölgelerde benzeri bulunmayan fırın tipleri, Kastamonu'nun en eski metal ergitme fırınlarıdır. Kınık, zengin maden yataklarının bulunduğu bir bölgededir. Kınık halkı, fırınlarda ergittiği hammaddeyi yakın çevresinden belki de Küre bakır yataklarından temin etmekteydi. Madenciliğin yanı sıra tarım, hayvancılık ve dokumacılıkta da uğraşıldığı anlaşılmaktadır. Çanak-çömlek el yapımıdır. II-I. tabaka, Orta Anadolu ve Orta Anadolu'nun kuzeyi özellikle Kızılırmak Kavsi içindeki Erken tunç Çağı yerleşimleriyle paralel bir kültüre sahiptir. Bu kültür birliğine rağmen burada yerel bir kültürün varlığından söz edilebilir.
Geç tabakada (II-2. tabaka), anıtsal bir yapı açığa çıkartılmıştır. Kale şeklindeki doğu dış duvarı, şimdilik 63 metre uzunluğunda, 2,5 metre kalınlığında ve 3 metre yüksekliğinde korunmuştur. 11 metre genişliğindeki anıtsal yapının 6 odası açığa çıkartılmıştır. II. tabakanın geç safhası, erken safhanın devamı niteliğinde olup her iki tabaka kültürel birliğe sahiptir. II-I. tabaka genellikli el yapımı kapların yanı sıra çark yapımı kaplar, bu tabakanın MÖ. III. Bin sonları ile MÖ. II Binin başlarına tarihlendirilmesine yardımcı olmaktadır.
III. Tabaka (MÖ. I. Binin İlk Yarısı): Frig Dönemine aittir. Çok sayıda demirden mızrak ucu, ok ucu, deliciler, bıçak ve orak ele geçmiştir. Ayrıca, kemik deliciler, iğneler, dini sembolize eden çok sayıda kemik amuletler ile dokumacılıkta kullanılan dokuma tezgah ağırlıkları ve ağırşaklar ele geçmiştir. Boyalı ve tek renkli çanak-çömlek çark yapımıdır. Boya bezeme geometrik desenlerden oluşmaktadır.
Müze içerisinde sergilenen diğer tarihi kalıntılar;
Tekne Biçimi Lahit, Pişmiş Toprak, Roma Çağı - Kastamonu Müzesi |
Claudius Asklepiades için onurlandırma - Roma Dönemi |
Pişmiş Toprak Lahit - Kastamonu Müzesi |
Eski Tunç Çağı (M.Ö. 3000 - 2000) Kastamonu Müzesi |
Adak Heykelleri - Kastamonu Müzesi |
Yassı Baltalar - Kastamonu Müzesi |
Bardaklar - Kastamonu Müzesi |
Samsun - Dündartepe Eserleri - Kastamonu Müzesi |
Antropomorfik Vazo - P.T. (İnsan Biçimli Vazo) Taşköprü - Kastamonu Müzesi |
Cam Buluntular - Kastamonu Müzesi |
Kirkit ve Topuz Başı - Kastamonu Müzesi |
Kastamonu Tarihi
Bu dönemden sonra Paphlagonia Frig Satraplığına bağlanmıştır. Çeşitli yerel ve bölgesel krallıklar arasında el değiştiren Paphlagonia, M.Ö. 71 - 70 yıllarında kıyı kentlerinin Roma Komutanı Lucullus tarafından alınması ve M.Ö. 67 - 64 yılları arasında komutan Pompeus Magnus tarafından tüm bölgenin alınmasıyla Roma İmparatorluğu'nun sınırları içerisine girmiştir.
Roma İmparatorluğu Döneminde günümüzde Taşköprü ilçesi sınırları içinde kalan Pompeiopolis en güçlü zamanını yaşamaya başlamıştır. Hatta belli bir süre Pompeiopolis Eyalet Başkenti konumuna yükselmiştir.
Yine aynı dönemde Daday ilçesi sınırlarında kalan Aktaştekke köyündeki Zeus Bonitenos Tapınağı da bölgenin en önemli dinsel merkezlerinden biridir. Bölgedeki bu önemli Roma kentlerinin M.S. 325'ler itibariyle piskoposluk olarak temsil edilmesi bölgede Hristiyanlığın yayılmaya başladığını göstermektedir.
Doğu Roma ve Türk İslam dönemi, Roma İmparatorluğu'nun ikiye ayrılmasıyla oluşmaya başlayan Doğu Roma hakimiyeti içindeki bölgeye M.S. 7 - 9. yüzyıl arasında gerçekleşen Arap ve Sasani akınları oldukça zarar vermiştir. Bu akınların ardından Kastamonu adının tarih sahnesinde tekrar anılması 11. yüzyılın ortalarına rastlamaktadır.
1071 tarihinde Malazgirt zaferiyle Türklerin Anadolu'daki hızla yayılmasından Kastamonu'da etkilenmiş ve 1071 - 1180 tarihleri arasında yönetimin devamlı el değiştirdiğini gördüğümüz bölgeye yapılan Türk akınlarının sıklaşması sonucu Çobanoğulları 1212 yılında hakimiyeti ele geçirmiştir.
Osmanlı dönemi, Çobanoğulları'ndan sonra bir dönem Candaroğulları hakimiyetinde kalan Kastamonu, 1461 tarihinde Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı sınırlarına dahil edilerek imparatorluğun içinde büyük bir sancak olarak yerini almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, idari taksimat bakımından, geçmişten gelen bir yönetim merkezi olma özelliğini sürdüren Kastamonu Sancağı, imparatorluğun geniş bir eyaleti olarak, cumhuriyete kadar idari merkez konumunu sürdürmüştür.
Milli mücadele dönemi, Kastamonu, Türk İstiklal Savaşı sırasında en çok şehit veren illerden biri olmanın yanı sıra, ordunun silah, cephane ihtiyacının nakledildiği İstanbul - İnebolu - Ankara güzergahının güvenliğini de sağlamıştır.
Kastamonu, İstiklal Savaşı'nda işgale uğramadı ancak işgal edilen vatan topraklarındaki yurttaşlarımızın acılarını paylaştı. Daima Milli Mücadele'nin destekçisi oldu. Ordunun lojistik ihtiyaçlarını karşıladı. Diğer yandan Ankara (2045) ve Konya (2316) ile birlikte en çok şehit ve gazi veren illerdendir.
Kastamonu Müzesi Nerede?
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.