Valla Kanyonu Devrekani çayının Küre Dağları içinde açmış olduğu muazzam bir görüntüye sahiptir. Pınarbaşı'nın 26 kilometre kuzeyindeki Muratbaşı köyü yakınlarında, Devrekani çayı ile Kanlıçayın buluştuğu yerde başlar. Kuzeydeki Cide'ye doğru yaklaşık 10 kilometre uzanan kanyon 800 - 1200 metre arasındaki yüksek kayalık uçurumlara sahiptir. Bu kayalıklarda kartal, şahin, akbaba gibi yırtıcı kuşlar bulunur. Kanyonun içi profesyonel gruplar tarafından ve uygun ekipman olmadan geçilemez. Ancak girişi ve çıkışında yerel rehberler ile kısa girişler yapılabilir...
Patika yolda ilerlerken mis gibi çam ağacının kokusu, cıvıl cıvıl kuş sesleri ve karşımıza çıkan inekler. Kendimi bir an Türkiye'nin akciğerlerinde hissettim. O kadar yemyeşil ki buralar. Ağustos'un başı ve günün ortası, güneş tepeden kavururken burası çok serin ve orman kokusu ile esen tatlı bir rüzgar. Bazen yol açığa çıkıyor ve Valla Kanyonu'na biraz daha yaklaştığımı fark ediyordum...
Tıpkı Amerika'da bulunan Yosemite Dağları gibi karşımda bana heybetini gösteriyor ve bana sanki kafa tutuyordu. Ben ise ejderhaya kafa tutan bir atmaca misali emin adımlar ile kanyonun izlenebilir noktası olan Valla Kanyonu Seyir Terasına ilerliyordum...
Zirveler her zaman soğuk olurmuş ya! Burası serin ve rüzgarlıydı. Yorulmuştuk, bitkin düşmüş bir halde kendimizi terasın kuru gövdesine bıraktık. Bu yer hakkında bir çok hikaye var, en çok dikkatimi çeken hikaye; 1992 yılında iki tane kayıp gezgini bulmak için giren Boğaziçi Üniversitesi Mağara Araştırma Kulübü ekibinin, gençlerin bulunmasından sonra, hazır girmişken şu kanyonu da geçelim diyerek bitirdikleri hikayesi.
Üç kişi için zorlu bir yolculuk değil çünkü buraya diğer dağcılar gibi tırmanarak veya sarkarak gelmedik, yürüyerek geldik. Ömer Demir adındaki değerli abimiz onca kilolarına rağmen yılmadan burayı keşfettiyse benim çok yoruldum demeye hiç hakkım yok!
Buranın yerlilerinden ve daha sonrasında burayı keşfetmeye gelen eski dağcılardan burayı dinledim, derledim ve sizlere de sunmaya çalışıyorum. Sizlere eski bir dağcının burası hakkında bana verdiği demeçleri sizler ile paylaşmak istiyorum;
"Valla Kanyonu'na Kanlıçay'dan ip inişi yaparak giriyoruz, kanyonun pek de kıvrımlı olmayan genelde düz giden rotası bundan sonra 9 km kadar sürüyor, 9 km en zevkli kısım, bundan sonra da kanyonun yüksek duvarları sona eriyor ama yine de kanyon tamamen bitmiyor.
Kanyonun duvarlarının en yüksek noktası 1600 metreye kadar çıkıyor diye hatırlıyorum, duvarlar bir hayli yüksek, bu sebeple kanyonun içine inip, ipi çektiğiniz vakit mahsur kaldınız demektir, çünkü kanyonun başına yürürseniz suyun debişine (akımına) karşı koyamayacaksınız, tek çıkış kanyonun diğer ağzıdır, yalnız kanyonun tam orta noktasına ulaştığınızda bir kayaya yazılmış "EXIT" yazısını görürsünüz, yetmiş seksen derecelik eğimli bu kaya duvarından yukarı çıkabilirsiniz ama yanınıza iki, üç günlük su almanızı tavsiye ederim.
Eğer "EXIT" yazan yerden çıkmaz ve yola devam ederseniz, çok az kişinin cesaret ettiği bir yola girmişsiniz ve kanyonu bitirmek anlamında kasmışsınız demektir, tebrik ederim.
"EXIT"dan hemen sonra 40 metrelik bir şelaleden ip ile inmeniz gerekiyor, kanyonun giriş ve çıkış noktaları arasında iki yüz metreden fazla yükseklik farkı var, her sene kayaların yeri değiştiği için bir sene önce üstüne bastığınız kayaları bulmayı ummayın.
Deneyimli ve küçük bir ekibin kanyonu bitirmesi yaklaşık dört gün sürer, ilk defa giren bir ekip altı, yedi günde çıkabiliyor kanyondan, bu süre içinde hiç durmaksızın suyun içindesiniz, bu sebeple ancak nisan, mayıs aylarından yaz sonuna kadar kanyona girilebilinir. Sonbahar, kış aylarında debi (akım) çok arttığı ve suyun ısısı bir hayli düşeceği için kanyona giremezsiniz, girmiş olsanız da bir iki saat içinde vücudunuz hipotermiye girecektir, bu da intihar etmenin eğlenceli bir yolu olabilir ancak.
Kıyafet olarak neopren kullanmanız ve şu dalgıçların giydiği ayakkabılardan temin etmeniz yararınıza olacaktır, ayrıca su geçirmez malzeme çantaları kullanmak lazım ki giyecek ve yiyecekler ıslanmasın. Ayrıca kamp atarken bivak kullanmalısınız, çadır ağır ve kurmak için yer yok.
Kamp kurabileceğiniz bir kaç nokta var, bunlar kanyonunun genişlediği ve sel baskınına karşı su seviyesinden otuz metre kadar yükselebileceğiniz güvenli noktalardır. Bir diğer önemli husus kanyonun üst tarafından düşecek kaya, taş parçaları; çok küçük bir çakıl bile büyük bir ivme kazanacağı için ciddi olarak zarar verebilir! Bu sebeple mutlaka kask kullanın."
Bir çok rekora ve ölüme şahit olan bu kanyonu güvenli yollar ile keşfettik. Tartışmasız Türkiye'nin en tehlikeli Kanyonu ile karşı karşıya geldik. Kısacık sigara molaları ile, emin adımlar ile burayı keşfettik. Ayağımızdaki ayakkabı bile bu yollara dayanamadı!
Ayağımızdaki ayakkabılar Valla Kanyonuna tırmanırken telef oldu. En büyük kaybımız bu olsun, neyse ki kazasız belasız Kastamonu'nun Pınarbaşı ilçesinden ılık bir ikindin vakti yola çıktık. Kastamonu'nun diğer bir ilçesi olan Daday'a gidecektik. Akşam yemeği için tercih ettiğimiz Kastamonu'nun meşhur etli ekmeğini en meşhur yerde; Daday Memiş Etli Ekmek'de yiyecektik...
Yorucu ve eğlenceli bir gündü. Aziz memleketim Kastamonu'nun zorlu arazisinde mücadele verdik.
Buralara tekrar ayak basmamak dileğiyle.
Esen kalın...
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.