Harun İstenci Fransa Strasbourg'da - Mayıs 2017 |
Strasbourg şehri Fransa'da Paris'ten sonra sevdiğim ikinci şehirdir. Tarih kokan dar ve heybetli sokakları bana her zaman ikinci dünya savaşını hatırlatmıştır. Strasbourg'da günüm ilk olarak Strasbourg Garından başladı. Trenden iner inmez şehrin tarihi dokusu ben adeta büyüledi. Gardan şehir merkezine yürüyerek yaklaşık yarım saatte Notre Dame Katedrali'ne geçtik. Bu katedral hakkında detaylı bilgiyi bir başka yazımda sizler ile paylaşacağım...
Harun İstenci Orhan Özin ile birlikte Strasbourg Garında | Mayıs 2017 |
Ardından Petite France'a gidip kanalları gezdik. Strasbourg'un en güzel yerlerinden biri de Petite France bölgesi. Ren nehrinden uzanan kolların kanal halini aldığı bölgenin etrafında rengarenk Alsace evleri bulunuyor. Şehrin en eski binalarını da içinde bulunduran Petite France'ın dar sokaklarında kaybolun, pişman olmazsınız.
Üzeri camla kaplı gemilerle yapılan bu gezi ile Strasbourg'u boydan boya Ren nehri üzerinden gezdik. Şehrin en güzel manzaralarından biri Gallia bölgesinde bulunuyor. Bu noktada inip Gallia'da biraz vakit geçirdik. Semt, nehrin üzerindeki tarihi köprü, üzerinden geçen tramvay ve arkasında bulunan kilise ile etkileyici bir manzaraya sahip.
Fransa Strasbourg'da kanal turu ve üstü kapalı tekneler |
Doyasıya bir gün geçirdik. Tek eksiğimiz Avrupa Birliği binalarıydı. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi Avrupa'nın en önemli binalarının olduğu bölgede geze biliyorduk. Ne yazık ki bizim gittiğimiz bahar terör olaylarından dolayı oraya kimseyi yaklaştırmıyorlardı! Bir başka bahara, belki!
Gelin birazda Strasbourg'un tarihinden bahsedelim; Strasbourg, Fransa’nın doğusunda, Almanya sınırında bulunan Alsas Bölgesi’nin en büyük şehridir. Alman-Protestan etkisi çok yoğun olarak hissedildiğinden dolayı Fransa’nın diğer bölgelerinde görülmeyen bir takım hizmetler Alsas Bölgesi’nde dikkat çeker. Örneğin seküler, yani devletin dini kurumların işleyişine ve dini eğitime karışmadığı bir sistemle yönetilen Fransa’da din adamlarının maaşı sadece Alsas Bölgesi’nde devlet tarafından ödeniyor. Çünkü Alman-Protestan sistemi bunu gerektiriyor. Fransa'nın diğer bölgelerinde böyle bir uygulama yoktur. Bir diğer örnek olarak Alsas, Fransa’da okullarında Almanca öğrenilmesi zorunlu olan tek bölgedir. Fransa'nın diğer bölgelerinde Fransızca dışındaki diller seçmelidir. Sizlere Alsas hakkında biraz bahsettikten sonra biraz da Strasbourg’un tarihinden bahsedebiliriz. Çünkü Fransa’da Alsas’a neden bu kadar önem verildiğini ancak geçmişte yaşananları araştırıp okuyarak anlayabiliriz...
Alsas bölgesinin 15. yüzyıldan günümüze kadar her dönemde önemli olmasının sebebi zengin maden yataklarına sahip olmasıdır. Bu yüzden Fransa'da Almanya'da Alsas’a hep sahip olmak istemiştir ve mezhep görünürdeki sebep olsa da savaşların gerçek sebebi budur. 16. yüzyılda Hristiyanlık içinde patlak veren reform hareketi ve dolayısıyla yeni Protestan mezhebi Almanya’dan Avrupa’ya hızla yayılır. İlk etkilenen Fransız şehirlerinin başında Strasbourg gelir. Katolik Fransız kralı Şarlken, Protestanlığı kabul etmiş prenslerle savaşa girer. 1618-1648 yılları arasında süren 30 Yıl Savaşları bu çatışmaların sonucudur. Avrupa tarihinin mihenk taşlarından olan Westfalya Anlaşması 1648’de imzalanır ve Alsas Fransa ile Almanya (o zamanki adıyla Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu) arasında bölüşülür. Strasbourg Fransa’ya kalır fakat şehir savaştan dolayı epey yorgun düşmüştür. 1681-1697 yılları arasında çok sayıda Alman şehre göç eder ve Almanca günlük dil olarak kullanılır. Bu yüzden yeni bir hareketlenmeyi engellemek adına Strasbourg’a Fransız ordusundan binlerce asker yerleştirilir. 1709-1790 yılları arasında soylu Rohan ailesine mensup Protestan din adamları Strasbourg’da nüfuz elde eder. Bu yüzyılda şehirdeki Protestan nüfusu Katolik sayısını geçer. 1716’da bugünkü ABD’nin bir eyaleti olan Louisiana’ya Alsaslılar yerleştirilir. Çünkü Louisiana o dönemde Fransa’nın kontrolü altında idi ve ABD bir ülke olarak kurulmamış ve bağımsızlığını henüz ilan etmemişti. 1800 itibariyle Napolyon Bonapart tüm ülkede olduğu gibi Strasbourg’da da değişimlere yol açar. Artık şehrin bir belediyesi ve bir ticaret odası vardır. Strasbourg ile adı özdeşleşen milliyetçi General Kleber aynı dönemde Alsas’ın Fransa’da kalması kadar bazı Alman şehirlerinin Fransa’ya katılmasında da rol oynar. Tütün, şarap, pamuk ve baharat ticareti ve kurulan demir yolları Strasbourg’u epey güçlendirir.1870’de patlak veren Sedan Savaşı Fransa’nın Almanya’ya (o zamanki adıyla Prusya’ya) yenilmesiyle sonuçlanır. Büyük yenilgiye uğrayan Fransa Alsas Bölgesi’ni kaybeder ve III. Napolyon Almanlar tarafından esir alınır. Strasbourg kalkınmaya devam edecektir çünkü bölgeyi ele geçirmekten gurur duyan Almanlar Strasbourg’u başarılarının vitrini olarak kullanır. Kaçınılmaz olarak nüfus patlaması yaşanır. 1914’te başlayacak 1. Dünya Savaşı’na kadar durum böyledir. 1918 itibariyle yenilgi sırası Almanya’dadır. Kazanan tarafta olan Fransa Alsas’ı dolayısıyla Strasbourg’u geri alır. Tohumları 19. yüzyılda ekilen antisemit (Yahudi karşıtı) hareketler 1930’larda Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi Strasbourg’da da yoğunlaşır. 2. Dünya Savaşı başladığında Naziler Avusturya kadar Alsas Bölgesi’ni de Almanya’ya bağlamakta kararlı idi çünkü ülkeler kendi içlerinde değişim geçirse de dış politikaları asla değişmez ve ilk işleri önceki yönetimin başarısız olduğu politikaları uygulamak olur. İşte böylece Alsas yeniden Alman toprağı olur. Ancak Almanya 2. Dünya Savaşı’nın sonunda da hezimete uğrar ve Alsas’ı yine kaybeder. 1945 Avrupa için barışın sembolü olan yıldır. Bu yüzden Strasbourg da Avrupa barışının temsil edildiği şehirdir. Günümüzde Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi Avrupa kurumları Strasbourg’da bulunur. Dolayısıyla Brüksel dışında Strasbourg da “Avrupa başkenti” statüsündedir. Dünyada ve Avrupa’da 1945-1975 yılları arasında ekonomi alanında yaşanan “Altın Çağ” Strasbourg’da da karşılığını bulmuş, şehir büyük kalkınma atılımlarını gerçekleştirmiştir. Yüzyıllarca süren düşmanlıktan sonra Avrupa Birliği’nin başlıca kurucuları olan Almanya ve Fransa Strasbourg’u paylaşamadığı günleri geride bırakmış şehirde dostluk içinde beraber yatırımlar yapmaktadır.
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.