Harun İstenci İstanbul'da Dikilitaş, nam-ı diğer Obelisk önünde. - Ocak 2017 |
Obelisk’in Roma İstanbul’una taşınma hikayesine gelmek istediğimizde, M.S. 4.yy’a uzanmamız gerekiyor. Konstantinopolis’i başkent yapan İmparator Konstantin’in oğlu 2.Constantinius, Dikilitaş’ı İskenderiye kentine getirtti. Bazı tarihçilere göre amacı İstanbul’a taşımaktı fakat başaramadı, bazılarına göre ise amacı zaten oraya dikmekti.
İstanbul’a kim tarafından ve nasıl getirildiği tam olarak bilinmese de Dikilitaş’ın kaidesindeki yazıtlara göre belli müddet yerde bekletilmiştir. Bazı kaynaklar İmparator Julianus’un, 200 tonluk bu eser için özel gemiler inşa ettirdiğini ve Dikilitaş’ın bu şekilde İskenderiye’den İstanbul’a getirildiğini yazar.
Obelisk Yerine Dikiliyor
Nihayet 1. Theodosius döneminde de Obelisk yani Dikilitaş, Spina Duvarı üzerindeki yerini alır (M.S. 390). Obelisk sütunun Marmara sahilinden Sultanahmet meydanına taşınması için özel raylı yollar yapıldığı anlatılır.
Dikilitaş’ın bugünkü uzunluğu 20 metre civarındadır. Aradaki parçaların ne olduğu ise bilinmemektedir. Tarihçiler ekseriyetle, taşınma esnasında kırıldığını düşünseler de kırılan parçaların ne olduğu konusunda kanıtları bulunmamaktadır. Olasılıklar şunlardır: Şehrin başka noktalarına dikilmiş olabilir, kaybedilmiş olabilir, kırıldığı noktada bırakılmış olabilir. Kırık parçanın 2005 yılında bulunduğunu okumuştum fakat ne kadar doğrudur bilemiyorum. Ayrıca Obelisk’in üstüne yine Theodosius tarafından dünyayı simgeleyen 1 adet tunç küre eklendiği fakat bunun 9. yy’da bir deprem neticesinde düştüğü ve tekrar yerine konmadığı ya da konulamadığı da yazılır.
Dikilitaş’ın Hiyeroglif Yazıtları
Dikilitaş’ın 4 cephesinde antik Mısır dilinde aşağıdaki metinler yazmaktadır. Çeviri, Wikipedia’dan (İstanbul Sultanahmet Dikilitaş’ı ile ilgili sayfadan) alıntılanmıştır.
Kuzeybatı cephesi: “18. sülaleden Yukari ve Asagi Mısır’ın sahibi 3. Tutmosis, Tanrı Amon’a kurbanını sunduktan sonra Horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”
Kuzey cephesi: “Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon’a kurbanını büyük acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.”
Güneydoğu cephesi: “Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve Aşağı ve Yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.”
Güney Cephesi: “Tanrı Horus’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu unvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. Ordusunun önüne geçti. Akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Sınırlarını Naharin’e kadar yaydı. Mezopotamya’ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı”.
Bu içerik Harun İstenci tarafından aşağıda belirtilmiş olan kategoriler altında oluşturulmuş ve yayınlanmıştır. İçeriğin kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre suçtur. | İstenci Systems
1997 yılında İstanbul'da dünyaya geldi ve memleketi Kastamonu. Çocukluğundan bu yana bilgisayar sistemleri üzerinde çalışıyor ve internet üzerinde içerik üretiyor...
Harun İstenci Resmi Web Sitesi | Hakkında Daha Fazla > |
Yorum Gönder
Yorum alanı herkese açıktır. Olağan dışı bir yorum algılandığında topluluk politikalarımız gereğince 24 saat içinde kaldırılacaktır.